(İkisini öldürünüz!) mektûbunu hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” yazmadı. Bunu, kabîlelerin, aşağı insanların yapdığını (Yâfi’î târîhi) yazmakdadır.
Süâl: Hazret-i Osmân, Ubeydullah bin Ömere “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” kısâs yapmadı.
Cevâb: Halîfe, maktûlün vârislerine bol mal vererek onları râzı etdi. Fitneyi kaldırdı. Bu da, hazret-i Osmânın “radıyallahü teâlâ anh” güzel idâreciliğinin bir örneğidir.
Süâl: Hazret-i Osmân, çayır, çiftlik yapdı.
Cevâb: Evet yapdı. Fekat, kendine mülk olarak yapmadı. Beyt-ül-mâl hayvanları için yapdı. Böylece, Beyt-ül-mâla büyük hizmet etdi.
Hazret-i Alînin hazret-i Osmânın şehîd edilmesi ile ilgisi olduğunu gösterecek hiçbir delîl yokdur. Buna hiçbir ihtimâl de yokdur. Kâtiller çok ve kuvvetli oldukları için, hazret-i Alî hemen kısâs yapamadı. Hazret-i Osmânın vârisleri de kısâs yapılmasını istemedi. Kâtil de belli değildi. Kâtiller, hazret-i Osmâna karşı bâğî, âsî idi. Hazret-i Alîye itâ’at etdiler.
Hazret-i Alînin halîfe seçilmesi meşrû’ idi. Söz sâhibleri bî’at etdi. Talha ve Zübeyr de hilâfete karşı değildi. Kısâsın yapılmasını istemişlerdi. (İstî’âb) kitâbında diyor ki, (Hazret-i Alîye, hazret-i Osmânın şehîd edildiği gün bî’at olundu. Muhâcirler ve Ensâr bî’at etdiler. Hazret-i Mu’âviye ile Şâmlılar bî’at etmedi. Allahü teâlâ, hepsini afv edeceğini bildirdi.)
(İmâmiyye) fırkasına göre, ma’sûm imâmın yapdığı şeyleri, Peygamber yapdı diye haber vermek câizdir. Böyle inandıkları için, çok hadîs uydurdular. Deylemî ve Hatîb ve İbni Asâkir, kendilerinden önce gelen âlimlerin sahîh ve hasen hadîsleri toplamış olduklarını gördüler. Kendileri de za’îf hadîsleri topladılar.(Buhârî) ve (Müslim) hadîslerinin doğru olduklarını, bütün Ehl-i hak, sözbirliği ile bildirmekdedir.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazret-i Alînin “radıyallahü teâlâ anh” kucağında vefât etdiği ve hazret-i Alîye vasıyyet yapdığı sözleri doğru değildir. Hazret-i Alînin harb etdikleri ile siz de harb ediniz sözü hadîs değildir.
İmâmiyyenin hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” için geldi dedikleri âyet-i kerîmelerin hiç birinde hazret-i Alînin ismi olmadığı gibi, onun için olduğuna bir işâret de yokdur. Hâlbuki, mağara âyetinin ve ba’zı âyetlerin hazret-i Ebû Bekr için “radıyallahü teâlâ anh” olduklarına açık işâretler vardır. Böyle olduğunu şî’î kitâbları da yazmakdadır. Tathîr âyeti, hazret-i Alî için olmayıp, zevcât-ı tâhirât içindir.