194 159-Mektub

159
YÜZELLİDOKUZUNCU MEKTÛB

Bu mektûb, Şerefeddîn Hüseyn-i Bedahşîye yazılmışdır. Merhûm baba­sı için sabr dilemekdedir:

Başa gelen belâlar, sıkıntılar, her ne kadar acı ve üzücü görünür ise de, bâtına ya’nî kalbe, rûha tatlı gelmekdedir. Çünki, beden ile rûh birbirinin zıddı, tersi gibidir. Birine acı gelen, ötekine tatlı olmakdadır. Yaratılışda duy­gusuz olan, bu ikisinin ters olduğunu ve hâllerini, özelliklerini ayıramaz. Böyle kimseleri hesâba katmıyoruz. Bu sözlerimizi onlar için bildirmiyo­ruz. A’râf sûresinin yüzyetmişsekizinci âyetinde meâlen, (Onlar, hayvan­lar gibidir. Dahâ da aşağıdırlar) buyuruldu.

Fârisî beyt tercemesi:

Kendinden haberi olmayan kimse,

Nerede kaldı başka şeyleri bile?

Bir kimsenin rûhu alçalarak beden mertebesine yerleşse ve Âlem-i em­ri, âlem-i halkına bağlansa, bu ince bilgileri nasıl anlıyabilir? Rûhu kendi makâmına çıkmadıkca ve Âlem-i emri, Âlem-i halkından ayrılmadıkca, bu ma’rifetlerin güzelliğini nasıl görebilir? Bu ni’mete kavuşmak için, ecel-i müsemmâ gelmeden önce olan ölüme kavuşmak lâzımdır. Tarîkat büyük­leri “kaddesallahü teâlâ esrârehüm” bu ölüme (Fenâ) adını vermişlerdir. Fârisî beyt tercemesi:

Toprak ol toprak ki, gül bitsin sende,

Toprakdan başka yok, kavuşan güle.

Ölüm gelmeden önce ölmeyen kimseyi dertli bilmelidir! Ona geçmiş ol­sun demelidir!

İyilikle tanınmış olan ve emr-i ma’rûf ve nehy-i münker ibâdetini elden bırakmıyan kıymetli babanızın ölüm haberi müslimânları çok üzdü. Hepi­miz, Allah için yaratıldık ve hepimiz Onun huzûruna çıkacağız. Siz oğlu­muz sabr ederek, bizden önce gidenlere, sadaka ile ve düâ ile ve istigfâr ede­rek yardım etmeli, imdâdlarına yetişmelisiniz! Çünki, dirilerin yardımına ölülerin çok ihtiyâcı vardır. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Ölü, suda boğul­mak üzere olan biri gibidir. Babasından, anasından, kardeşinden ve arka­daşından gelecek olan bir düâyı hep beklemekdedir. Ona bir düâ gelince, dünyâya ve dünyâda olanların hepsine kavuşmakdan dahâ çok sevinir. Allahü teâlâ, yeryüzünde olanların düâları yardımı ile, kabrde olanlara dağ­lar gibi rahmet gönderir. Dirilerin ölülere olan hediyyesi, onlar için istig­fâr etmekdir). Nasîhatların sonuncusu, hep zikr yapmak ve hep Allahü te­âlâyı düşünmekdir. Çünki, elimizde bulunan zemân çok azdır. Bunu en lü­zûmlu yerde kullanmak lâzımdır. Vesselâm.

Hâşâ zulm etmez hiç, kullarına Hüdâsı!

Herkesin çekdiği, kendi işinin cezâsı!