373 266-Mektub

Hulâsa, kâfirlerin âdet ve merâsimlerine katılanda, zerre kadar îmân var­sa, [ya’nî kalbinden kelime-i tevhîdin ma’nâsına, kısaca inanmış ise ve îmâ­nı gideren bir iş ve sözde bulunmadı ise] Cehennem azâbına girecek ise de, Cehennemde ebedî kalmıyacakdır. Îmânı olanlardan büyük günâh işleyen [ve tevbe etmeden ölen]lere gelince, Allahü teâlâ, bu günâhları isterse afv eder, isterse günâhı temizleninceye kadar, Cehennemde azâb eder. Bu fa­kîrin “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” anladığına göre, Cehennem azâbı ister sonsuz olsun, ister bir zemân olsun, küfr için ve küfr sıfatları ve bula­şıklıkları içindir. Küfrden teberrî eden, kaçınan, îmân sâhiblerinin yapdık­ları büyük günâhlar, yâ îmânları hurmetine, cenâb-ı Hakkın merhameti ile veyâ kalb ile tevbe ve dil ile istigfâr ederek ve beden ile hayrlı bir iş ya­parak veyâ şefâ’ate kavuşmaları ile afv olunur. Günâhda kul hakkı varsa, hak sâhibi ile halâllaşmak lâzımdır. Böyle afv olmıyanlar, dünyâ sıkıntıları ve derdleri ile veyâ son nefesde cân verirken, çekecekleri zahmetler ile temiz­lenir. Bunlarla da temizlenmezse, ba’zıları kabr azâbı çekmekle afva kavu­şur. Ba’zıları ise, kabr azâbı ve sıkıntıları ve kıyâmet gününün şiddetleri ile afv olunup, günâhları biter ve Cehennem azâbı ile temizlenmeğe lüzûm kal­maz. Nitekim, En’âm sûresi, seksenikinci âyetinde meâlen, (Îmân edip de îmânlarını şirk ile bulaşdırmıyanlar, Cehennemde ebedî kalmakdan emîn­dirler. Onlar için, bu korku yokdur) buyuruldu. Bu âyet-i kerîme, sözümü­zün doğru olduğunu göstermekdedir. Çünki burada (Zulm), şirk demekdir. Herşeyin doğrusunu ancak Allahü teâlâ bilir.

Süâl: Allahü teâlâ, küfrden başka, ba’zı günâhları işliyenlerin de Cehen­neme gireceklerini bildiriyor. Meselâ, bir mü’mini, bile bile öldürenin ce­zâsı Cehennemde sonsuz kalmakdır buyuruyor. Peygamberimiz “sallalla­hü aleyhi ve sellem”: (Bir nemâzı bile bile, vaktinde kılmayıp, kazâ etmi­yene, Cehennemde bir Hukbe azâb edeceklerdir) buyuruyor. [Bir Hukbe, seksen âhıret senesi demekdir.] O hâlde, Cehennem azâbı, yalnız kâfirle­re değildir denilirse, cevâb veririz ki, Cehennem azâbı, müslimân öldürme­nin harâm olmasına aldırış etmiyen, halâl diyerek öldüren içindir. Nitekim Ehl-i sünnet âlimleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, tefsîrlerinde böyle ma’nâ vermişlerdir. Küfrden başka günâhlara Cehennemde azâb olunacağını bildiren haberler, hep bu günâhlarda küfr bulaşıklığı olduğu içindir. Meselâ, günâhı hafîf görerek, ehemmiyyet vermiyerek işlemek, islâm dîninin emrlerini aşağı görerek, nemâz kılmamak ve günâh yapmak gibi şekllerdedir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Ümmetim­den büyük günâhları işliyenlere şefâ’at edeceğim) buyuruyor. Bir kerre de, (Allahü teâlânın rahmeti, benim ümmetim içindir. Bunlara âhıretde azâb yokdur) buyurdu. Yukarıda, ma’nâsı yazılan âyet-i kerîme de, bu sözümü­zü kuvvetlendirmekdedir. [İntihâr etmek, ya’nî kendini öldürmek, başka­sını öldürmekden dahâ büyük günâhdır.]

Kâfirlerin, âkıl ve bâlig olmadan ölen çocuklarının ve dağda, çölde do­ğup büyüyerek, bir din işitmeden ölen ve eski zemânlarda bir dînin, zâlim­ler tarafından bozulduğu, değişdirildiği ve yeni bir Peygamber gelmeden önce ölen dinsizlerin âhıretde ne olacaklarını, oğlum Muhammed Sa’îde “rahmetullahi aleyh” yazdığım mektûbda, uzun olarak bildirmişdim, ora­dan okuyup anlayınız! [Bu mektûb, ikiyüzellidokuzuncu mektûbdur.]