497/498 311-Mektub

 311

ÜÇYÜZONBİRİNCİ MEKTÛB

Bu mektûb, hakîkatleri ve ma’rifetleri bilen, akl ve nakl bilgilerinin kay­nağı, kıymetli oğlu hâce Muhammed Sa’îde yazılmışdır. İnce bilgileri ve işi­tilmemiş hakîkatleri işâretle anlatmakdadır:

(Allahümme), Fârisî beytler:

(He) harfi bizi yetişdirendir.

(Elif) ise rabb-i Habîbullahdır.

(Lâm) Halîlullahı yetişdirmişdir.

(Mîm) kelîmullahı bildirmekdedir.

Bu kelimenin başında bulunan (Elif) harfinin hakîkati, kelîmullah Mû­sâ aleyhisselâmın mebdeidir. Bu fakîrin işinin başlangıcı da, onların yolun­da bulunmakla ve hadîs-i şerîfde bildirilen vâris olmak şerefine kavuşmak­la, bu harfin hakîkatidir. Fekat, kelîmullah Mûsâ aleyhisselâm “alâ nebiy­yinâ ve aleyhissalâtü vesselâm”, bu kelimenin (Mîm) harfinin hakîkatine gelmişdir.

Bu aşağı kulun geldiği yer ise, (He) harfinin hakîkatidir. Bu fakîrin şimdi bulunduğu ve sığındığı yer, işte bu harfin hakîkatidir. Bu hakîkate (Gayb-i hüviyyet) denir. Bu hakîkat rahmet hazînesidir. Dünyâda olan bir rahmetin ve âhıret için ayrılmış olan doksandokuz rahmetin hepsi bu­rada, bu hakîkatde bulunmakdadır. Sanki, bu hazîneden bir musluk dün­yâya akmakdadır. Öteki rahmet musluğu âhıret içindir. Erhamürrâhimîn sıfatı, bu hakîkatden çıkmakdadır. Bu makâmda, yalnız (Cemâl) sıfatı zu­hûr etmekdedir. (Celâl) sıfatından hiçbirşey bulunmaz. Sevdiklerine dün­yâda verdikleri bütün sıkıntılar ve üzüntüler, (Cemâl) sıfatı ile terbiye et­mekdir. Celâl olarak görünmekdedir. Böyle yapması, Allahü teâlânın mekridir, aldatmasıdır. Bekara sûresi yirmialtıncı âyetinde meâlen, (Alla-hü teâlâ, onunla çoklarını doğru yoldan çıkarır ve onunla çoklarını, doğ­ru yola kavuşdurur) buyuruldu.

Peygamberlerin sonuncusuna “aleyhi ve aleyhimüssalevâtü vetteslî­mât” yapılanların başlangıcı, (Elif) hakîkatinin üstünde olan bir hakîkat­dir. Halîlullah İbrâhîm aleyhisselâma “alâ nebiyyinâ ve aleyhissalâtü ves­selâm” yapılanların başlangıcı da, bu yüksek makâmın hakîkatidir. Böyle olmakla berâber, Peygamberlerin sonuncusuna “aleyhi ve aleyhimüssale­vâtü vetteslîmât” yapılanların başlangıcının hakîkati, o yüksek hakîkatin icmâlidir, topluluğudur, bütünüdür. Halîlullahın “alâ nebiyyinâ ve aleyhis­salâtü vesselâm” başlangıcının hakîkati ise, o icmâlin, o topluluğun tafsî­li, açılmışı, yayılmışıdır. Peygamberlerin sonuncusunun “aleyhi ve aleyhi­müssalevâtü vetteslîmât” rücû’ etdiği, geldiği hakîkat, (Elif) harfinin ha­kîkatidir. Halîlullahın “alâ nebiyyinâ ve aleyhissalâtü vesselâm” gelip yer­leşdiği hakîkat ise, (Lâm) harfinin hakîkatidir. Evet icmâlin, topluluğun, vahdetle ilgisi dahâ çokdur. Bunun için (Elif)e gelmesi kolay olmuşdur. Çün­ki, (Elif) harfi vahdete yakındır. Açılmak, dağılmak, çokluğa dahâ uygun­dur. Bunun için, çokluğa yakın olan (Lâm)a kavuşmuşdur. Bundan dola­yı hazret-i İbrâhîm “alâ nebiyyinâ ve aleyhissalâtü vesselâm” hem başlan­gıcda, hem de sonunda çok bereketli olmuşdur.

İşte bunun içindir ki, insanların en üstünü olan Muhammed aleyhisse­lâm, Halîlullah İbrâhîm aleyhisselâmın salevâti ve bereketi gibi olan sale­vât ve bereket istemişdir. Allahü teâlânın ismlerinin mertebesi, sıfatlarının mertebesinin üstündedir. Peygamberlerin sonuncusunun “aleyhi ve aley­himüssalevâtü vetteslîmât” rabbi, ya’nî yetişdiricisi olan ism-i ilâhî, mubâ­rek (Allah) ismidir. Bu fakîrin [ya’nî İmâm-ı Rabbânî “kaddesallahü teâ­lâ sirrehül’azîz” hazretlerinin] rabbi olan ism, mubârek (Rahmân) ismidir. Bu aşağı kulun, Kelîmullah ile bağlılığı olduğu için, o büyük Peygamber­den “alâ nebiyyinâ ve aleyhissalâtü vesselâm” bu aşağı kula çok bereket­ler ve yardımlar gelmişdir. Bu fakîrin vilâyeti, herne kadar (Vilâyet-i Mû­sevî) değil ise de, bu vilâyetin bereketleri içindeyim. Bu yolda çok ilerle­dim. Bu aşağı kulun bu vilâyetden fâidelenmesi, bu vilâyetin icmâlinden, topluluğundan olmuşdur. Büyük oğlumun “aleyhirrahme” istifâdesi ise, bu vilâyetin yayılmışından, açılmışından olmuşdur. Bu fakîrin, (Vilâyet-i Mû­sevî)den gelen vilâyeti, fir’avn soyundan olan mü’min kulun vilâyeti gibi­dir. Oğlumun “aleyhirrahme” vilâyeti de, fir’avnın îmâna gelen sihrbâzla­rının vilâyetleri gibidir. Vesselâm.