378 266-Mektub

Fekat, Pey­gamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâbı oldukları için, onları sev­mekle emr olunduk. Herbirini incitmekden, onlara düşmanlık etmekden men’ olunduk. O hâlde, hepsini sevmeğe mecbûruz. Onları, Peygamberi­mizi “sallallahü aleyhi ve sellem” sevdiğimiz için severiz. Onlara düş­manlıkdan ve eziyyet etmekden kaçınırız. Çünki onların incitilmesi ve düş­manlığı, Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimize gider. Yalnız haklı olanı ve yanılanı söyleriz. Ya’nî, hazret-i Emîr “radıyallahü anh”, hak-lı idi. Ona karşı gelenler, hatâ etmiş idi. Bundan fazla birşey söylemek, doğ­ru değildir. Muhammed Eşrefe yazdığım mektûbda, bunları uzun bildir­mişdim. Anlamadığınız birşey kaldı ise, o mektûbu okuyunuz! [Adı geçen mektûb, ikiyüzellibirinci [251] mektûb olup, (Eshâb-ı Kirâm) kitâbına tercemesini eklemişdik. Bu kitâbda çok lüzûmlu ve kıymetli bilgiler ve imâm-ı Rabbânînin “kuddise sirruh” hâl tercemesi de vardır.]

İBÂDETLER: Îmânı, i’tikâdı düzeltdikden sonra, fıkh ahkâmını, [ya’nî dînimizin emr etdiği ve yasak etdiği işleri] öğrenmek, elbette lâzımdır. Farzları, vâcibleri, halâl ve harâmları, sünnet ve mekrûhları ve şübhelile­ri lüzûmu kadar öğrenmeli ve bu bilgi ile hareket etmelidir. Fıkh kitâbla­rını öğrenmek, her müslimâna lâzımdır. [Bunları bilmeden müslimânlık ol­maz.] Allahü teâlânın emrlerini yapmağa, Onun beğendiği gibi yaşamağa çalışmalıdır. Onun en çok beğendiği ve emr etdiği şey, hergün beş vakt ne­mâz kılmakdır. Nemâz, dînin direğidir. Nemâzın, ehemmiyyetinden ve nasıl kılınacağından birkaç şey bildireceğim. Cân kulağı ile dinleyiniz! Önce, sünnete [ya’nî fıkh kitâblarında yazılana] tâm uygun olarak, ab­dest almalıdır. Abdest alırken yıkanması lâzım olan yerleri üç def’a ve her def’asında, her taraflarını temâm yıkamağa çok dikkat etmelidir. Böylece, sünnete uygun abdest alınmış olur. Başa mesh ederken, başın her tarafını kaplıyarak sığamalıdır. Kulakları ve enseyi iyi mesh etmelidir. Ayak par­maklarını hilâllerken, [ya’nî parmak aralarını temizlerken] sol elin küçük parmağını, ayak parmaklarının alt tarafından, aralarına sokulması bildiril­mişdir. Buna ehemmiyyet vermeli, müstehab diyip geçmemelidir. Müste­habları hafîf görmemelidir. Bunlar, Allahü teâlânın sevdiği şeylerdir ve be­ğendikleridir. Eğer, bütün dünyâyı vermekle, beğendiği bir işin yapılabi­leceği bilinmiş olsa ve dünyâyı verip o iş yapılabilse, çok kâr edilmiş olur ve birkaç saksı parçası verip kıymetli bir elması ele geçirmek gibi olur. Yâ­hud, birkaç çakıl parçasını verip, ölmüş bir sevgilinin rûhunu geriye geti­rerek, hayât kazandırmak gibidir.

Nemâz, mü’minlerin mi’râcıdır. Ya’nî, mi’râc gecesinde Peygamberimi­ze “sallallahü aleyhi ve sellem” ihsân olunan ni’metler, bu dünyâda, Onun ümmetine yalnız nemâzda tatdırılmakdadır. Erkekler, farz nemâzları ce­mâ’at ile kılmağa çok dikkat etmeli, hattâ birinci tekbîri imâm ile berâber almağı kaçırmamalıdır. [Kadınların gerek cemâ’at ile nemâz kılmak için, gerekse hâfız dinlemek veyâ mevlid dinlemek için, câmi’lerde erkekler ara­sına karışmaları ve hele sevâb kazanmak için Cum’a nemâzlarına gelme­leri günâhdır.]

Nemâzları vaktinde kılmak [ve vaktinde kıldığını bilmek] şartdır. [Yal­nız iken, her nemâzı evvel vaktinde kılmalı, ikindiyi ve yatsıyı İmâm-ı a’zamın kavline göre kılmalıdır. Nemâz ne kadar geç kılınırsa sevâbı o kadar azalır.