025 12-Mektub

12
ONİKİNCİ MEKTÛB
 
Bu mektûb, yine yüksek mürşidine yazılmışdır. Fenâ ve Bekâ makâmı­nın hâsıl olduğunu ve Seyr-i fillah ve Tecellî-i zâtî bildirilmekdedir:

Yüksek kapınız kölelerinin en aşağısı olan Ahmed, sunar ki, kusûrlarım­dan hangisini bildireyim. Allahü teâlânın istediği olur. Onun istemediği ol­maz. Hiç kimsede hareket ve kuvvet olmaz. Ancak, büyük ve yüksek olan Allahın dilemesi ile olur. (Fenâ-fillâh) ve (Bekâ-billâh) makâmına bağlı olan ilmleri, Allahü teâlâ ihsân ederek açıkladı. Böylece herşeyin özü anlaşıl­dı. (Seyr-i fillah) ve (Tecellî-i zâtî-i berkî)nin ne oldukları ve Muhamme­dî-yül-meşreb kime dendiği, bunlara benzer şeyler anlaşıldı. Her makâm­da, bu makâma lâzım olan şeyleri gösterildi ve hepsinden ileri götürüldüm. Evliyâullahın haber verdikleri şeylerden, gösterilmedik ve geçirilmedik pek azı kaldı. Beğendiklerini sebebsiz olarak beğenirler. Herşeyin kendisi, maddesi, mahlûk olduğu gibi, yaratılışlarında bulunan kâbiliyyetlerin, uy­gunlukların da, mahlûk oldukları anlaşıldı. Allahü teâlâ, kâbiliyyetlerin te’sî­ri altında değildir. Hiçbirşeyin Ona hükm etmesi câiz değildir. Dahâ uza­tarak saygısızlık yapmakdan çekindim. Fârisî mısra’ tercemesi:

Köle olan, haddini bilmelidir.