285 233-Mektub

 233

İKİYÜZOTUZÜÇÜNCÜ MEKTÛB

Bu mektûb, yüksek, nakîb seyyid şeyh Ferîde “rahmetullahi teâlâ aleyh” yazılmışdır. Birkaç fâideli bilgi verilmekdedir:

Allahü teâlâ, bizi ve sizi, yüksek ceddinizin yolunda bulundursun “aley­hi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ”! Hâce Ciyûnun nikâh yemeği günlerinde, mubârek Dehli şehrine gelmişdim. Yüksek hizmetinizde bulunmağı da düşündüm. O gün, yola çıkılacağını işit­dik. Elde olmıyarak, bu düşüncemize kavuşamadık. Derme çatma birkaç kelime ile başınızı ağrıtıyorum. Yanınızda olsak da, uzakda bulunsak da, bütün gücümüzle selâmetinize, yüksek varlığınıza yakışmıyan herşeyden uzak kalmanıza düâcıyız. Size karşı olan iyi düşüncelerimiz kapladığı ze­mân, öyle oluyor ki, yüksek meclisinize geleyim, temiz kapınızda bekliye­rek, size lâyık olmıyan birşeyi içeri bırakmıyayım. Uygunsuz kimseleri, kıy­metli sohbetinize yaklaşdırmıyayım diyorum. Bununla berâber, her isteni­len şeye kavuşulamıyacağını da bilmekdeyim. Boynumu bükerek, arkadan âcizâne düâ etmekdeyim. Cenâb-ı Hak, belki kabûl buyurur. Hâce Ubey­düllah-i Ahrâr “kuddise sirruh” hazretleri, Hak teâlânın kendisine vermiş olduğu büyüklükle buyurdu ki, (Bir kimse, öyle büyük olsa ki, Onun yıkıl­ması ile bütün âlem yıkılmış olsun. Böyle olmağı istemek her ne kadar küfr olur ise de, ne yapalım ki, hiçbirimizin elimizde olmıyarak, beni böyle bü­yük yapmışlardır). Bugün böyle bir büyüklük ve genişlik, hemen hemen, sizin yüksek varlığınızda bulunmakdadır. Çünki sizin iyi, râhat olmanız, her­kesin râhat olması demekdir. Aksi de böyledir. Bunun için insanların sizin iyiliğinize düâ etmeleri, yağmur düâsı etmek gibi, herkese iyilik istemek­dir. Fekat çok yazık oldu ki, o büyüklük ve yükseklik, şimdi haşhaş dâne­si ve parmak yeri kadar kaldı. Bu haşhaş dânesi, dostların ve düâcıların gön­lünde büyük bir üzüntü olmakdadır. Lutf ediniz! Bunların üzüntülerini gi­deriniz! Bu düâcınız, çok zemândan beri, böyle şeyler yazmamışdım. Çok gelmesinden, usanç vermesinden çekinmişdim. Fârisî beyt tercemesi:

Nazlı yârim, esen havadan incinir, gül gibi, sabâh rüzgârından incinir.

Fekat, üzmemek için susmak, sevmeğe yakışmaz. Fârisî beyt terceme­si:

Hâfız, senin vazîfen, yalnız bir düâ, duyar mı, hiç duymaz mı düşünme aslâ!

Çok zemân olur ki, Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevvere “ha­rese-hümallahü anil-âfât” şehrlerini ziyâret etmek istiyorum. Dehli yolcu­luğumuzun sebebi de, bu istek olmuşdu. Bu isteğimizin yerine gelebilme­si, sizin uygun bulmanıza ve rızânızı almamıza bağlı olduğundan, Dehliden yola çıkmanız, bu ziyâret arzûmuzu da geriye bırakdı. İyilik, fâide, Allahü teâlânın yaratdığındadır. Vesselâm.