161 109-Mektub

109

YÜZDOKUZUNCU MEKTÛB

Bu mektûb, Hakîm Sadra gönderilmişdir. Kalbin selâmeti ve Hak teâ­lâdan başka şeyleri unutması bildirilmekdedir:

Allah adamları “kaddesallahü teâlâ esrârehüm”, kalb hastalıklarının ta­bîbleridir. Bâtın hastalıklarının giderilmesi, bu büyüklerin tedâvîsi ile olur. Bunların sözleri ilâcdır. Bakışları şifâdır. Onlarla berâber bulunanlar kötü olmaz. Onlar Allah adamlarıdır. Onlarla yağmur yağdırılır. Onlarla rızk gönderilir. Bâtın hastalıklarının en kötüsü ve kalb bozukluklarının başı, kal­bin Hak teâlâdan başka şeylere bağlanmasıdır. Bu bağlılıkdan, büsbütün kurtulmadıkça kalb selâmet bulamaz. Çünki Allahü teâlâ, hiçbir yerde ortak istemez. Zümer sûresi üçüncü âyetinde meâlen, (Biliniz ki, Allahü te­âlâ için olan din, yalnız Onun için olan hâlis dindir) buyuruldu. Hele, şe­rîki, ortağı dahâ üstün tutmak, hayâsızlığın, alçaklığın sonu olur. Allahü te­âlâdan başka şeyleri, Ondan dahâ çok sevmek, Onun sevgisi hiç gibi kal­mak, ne büyük hayâsızlıkdır! Hadîs-i şerîfde, (Hayâ, îmânın bir parçasıdır) buyuruldu ki, bu hayâ bildirilmekdedir.

Kalbin hastalıkdan kurtulmasının, ya’nî Hak teâlâdan başka şeylere bağlılığı kalmamasının alâmeti, işâreti, kalbin mâ’sivâyı büsbütün unutma­sıdır. Hiçbirşeyi hâtırlayamamasıdır. Birşeyi düşünmek için zorlansa, hiç dü­şünemez. Böyle bir kalbin herhangi bir şeye bağlılığı olamaz. Allah adam­ları, ya’nî Velîler “kaddesallahü teâlâ esrârehüm”, kalbin bu hâline (Fenâ) demişdir. Bu yolda birinci adım budur. Sonsuz olan nûrların görünmesi ve ma’rifetlerin, hikmetlerin gelmesi, bu zemân başlar. Fenâya kavuşmadık­ça, hiçbirşey ele geçemez. Fârisî beyt tercemesi: 

Bir kimsede hâsıl olmazsa Fenâ,

Hak teâlâya yol bulamaz aslâ!