350 266-Mektub

266
İKİYÜZALTMIŞALTINCI MEKTÛB

İkiyüzaltmışaltıncı mektûbu, üstâdı Muhammed Bâkî-billah “kuddise sirruh” hazretlerinin iki oğlu, hâce Ubeydüllah ve hâce Abdüllaha yazmış­dır. İlhâm ve firâset yolu ile, mubârek kalbine doğan, (İlm-i kelâm) akîde ya’nî i’tikâdından ba’zısını bildirmekdedir. Kitâblardan alarak ve akl ve dü­şünce ile bularak yazmadığı hâlde hepsi, Ehl-i sünnet vel-cemâ’at âlimle­rinin sözlerine uygundur. Allahü teâlâ, ömr sarf ederek, istirâhatlerini fe­dâ ederek, durmadan çalışan o âlimleri, en üstün iyiliklerle mükâfatlandır­sın!

İmâm-ı Rabbânî müceddid-i elf-i sânî şeyh Ahmed-i Fârûkî Serhendî “kuddise sirruh”, dahâ ilm deryâsına yeni daldığı sıralarda hazret-i Peygam­beri “sallallahü aleyhi ve sellem” rü’yâda görüp, kendisine buyurmuşdu ki: (Sen kelâm ilminde müctehid olacaksın). Bu rü’yâsını hocasına anlatmış­dı. O günden beri, ilm-i kelâmın her mes’elesinde ayrı ictihâdı ve görüşle­ri vardır. Fekat, mes’elelerin çoğunda (Mâtürîdiyye) imâmımız ile berâber­dir. Eski Yunan felesoflarının, islâmiyyete uymıyan sözlerini red edip, ya­nıldıklarını isbât etmekde ve tesavvuf büyüklerini tanıyamıyarak ve sözle­rini anlıyamıyarak, yoldan çıkan, sapıtan ve kendilerini din adamı sanıp, her­kesi de yoldan çıkartan, câhil ve ahmakların yüz karalarını meydâna çıkar­makdadır. Bu mektûbda ayrıca nemâza âid birkaç fıkh mes’elesini de bil­dirmekde ve tesavvufun kıymetini ve yüksekliğini ve bu yoldan yükselmiş olan büyüklerin islâmiyyete sımsıkı sarılmış olup, bunları tanımıyan zeval­lıların iftirâlarının çürüklüğünü [ve mûsikî dinlememeği ve dans ve oyun yerlerine gitmemeği] ve dahâ birkaç şeyi bildirmekdedir:

Allahü teâlâya hamd olsun. Bütün düâlar ve iyilikler, Onun Peygambe­ri ve sevgilisi ve bütün insanların her bakımdan en güzeli ve en üstünü olan Muhammed Mustafâya “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Onu sevenlerin ve izinde gidenlerin hepsine olsun!