Cevâb: Adem dışardaki varlıklara göre hiçdir. Fekat ilmde bir ayrılık kazanmışdır. Hattâ, ilmde bir varlık da olmuşdur. Tesavvuf yolunun sonuna varanlar “kaddesallahü teâlâ esrârehümül’azîz”, ademin zihndeki varlığına, vücûdün aynası, şundan dolayı demişlerdir ki, adem mertebesinde bulunan bütün kötülüklerin ve aşağılıkların hiçbiri, ademin karşılığı olan vücûdde bulunmaz. Ademde bulunmayan her üstünlük de, vücûdde vardır. Bu inceliğe dikkat edilirse, adem vücûddeki kemâllerin görünmesine sebeb olmakdadır. Ayna olmak demek de, işte budur. Burasını iyi anla! İşine çok yarayacakdır. Her şeyin doğrusunu bildiren ancak Allahü teâlâdır.
Oğlum! Bu yazılan ma’rifetlerin hepsinin Allahü teâlâ tarafından ilhâm edilmiş olduklarını, şeytân vesveselerinin hiç karışmadığını umarım. Buna delîl, sened olarak şunu da söyleyeyim ki, bu bilgileri yazmak istediğim ve Allahü teâlâya sığındığım zemân, meleklerin “alâ nebiyyinâ ve aleyhimüssalâtü vesselâm” sanki şeytânları buralardan kovdukları görüldü. Onları buralara yaklaşdırmadılar. Herşeyin doğrusunu Allahü teâlâ bilir.
Kıymetli ni’metleri meydâna çıkarmak, hamd yollarının en büyüklerinden biridir. Bu büyük ni’metleri açıklamağa kalkışdım. (Ucb), kendini beğenmek sanılmasından uzak olacağını umarım. Ucb nasıl olabilir ki, Allahü teâlânın yardımı ile, kendi kötülüğüm ve alçaklığım hep gözümün önündedir. Bütün kemâller, iyilikler de Allahü teâlânındır. Geçmişde ve gelecekde olan her hamd âlemlerin Rabbi içindir. Onun Peygamberlerine ve Peygamberinin kerîm olan Âline ve yüksek Eshâbının hepsine iyi düâlar ve selâmlar olsun “salevâtullahi teâlâ aleyhi ve alâ Âlihi ve Eshâbihi ecma’în”! Doğru yolda bulunanlara ve Muhammed Mustafânın izinde gidenlere de selâm olsun “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü efdalühâ vetteslîmâtü ekmelühâ”!
İlâve: Vücûd ve adem ve Allahü teâlânın sıfatları, akl ile anlaşılamaz. Allahü teâlâ, akl ile anlaşılamıyan şeyleri görüp anlıyabilen başka bir kuvvet, sevdiği kullarına verir. Bu kuvvete (Basîret=Kalb gözü) ve bu kullara (Evliyâ) denir. Evliyâ, kalb gözleri ile görüp anlar ve birbirlerine anlatırlar. Başkalarının, bu şeyleri akl ile araşdırmalarına izn verilmedi. Kalb gözüne kavuşmak için, müslimân olmak ve tesavvuf yolunda çalışmak lâzımdır. Tesavvuf yolunda çalışmıyan müslimânın kalbi hastadır. Müslimân olmıyan bir kimsenin kalbi ölüdür. Kalb gözü kördür. Otuzdördüncü mektûba bakınız!
3:34 minutes ( 1.65 MB)