294 234-Mektub

Cevâb: Adem dışardaki varlıklara göre hiçdir. Fekat ilmde bir ayrılık ka­zanmışdır. Hattâ, ilmde bir varlık da olmuşdur. Tesavvuf yolunun sonuna varanlar “kaddesallahü teâlâ esrârehümül’azîz”, ademin zihndeki varlığı­na, vücûdün aynası, şundan dolayı demişlerdir ki, adem mertebesinde bu­lunan bütün kötülüklerin ve aşağılıkların hiçbiri, ademin karşılığı olan vücûdde bulunmaz. Ademde bulunmayan her üstünlük de, vücûdde vardır. Bu inceliğe dikkat edilirse, adem vücûddeki kemâllerin görünmesine sebeb olmakdadır. Ayna olmak demek de, işte budur. Burasını iyi anla! İşine çok yarayacakdır. Her şeyin doğrusunu bildiren ancak Allahü teâlâdır.

Oğlum! Bu yazılan ma’rifetlerin hepsinin Allahü teâlâ tarafından ilhâm edilmiş olduklarını, şeytân vesveselerinin hiç karışmadığını umarım. Bu­na delîl, sened olarak şunu da söyleyeyim ki, bu bilgileri yazmak istediğim ve Allahü teâlâya sığındığım zemân, meleklerin “alâ nebiyyinâ ve aleyhi­müssalâtü vesselâm” sanki şeytânları buralardan kovdukları görüldü. On­ları buralara yaklaşdırmadılar. Herşeyin doğrusunu Allahü teâlâ bilir.

Kıymetli ni’metleri meydâna çıkarmak, hamd yollarının en büyüklerin­den biridir. Bu büyük ni’metleri açıklamağa kalkışdım. (Ucb), kendini beğenmek sanılmasından uzak olacağını umarım. Ucb nasıl olabilir ki, Allahü teâlânın yardımı ile, kendi kötülüğüm ve alçaklığım hep gözümün önündedir. Bütün kemâller, iyilikler de Allahü teâlânındır. Geçmişde ve ge­lecekde olan her hamd âlemlerin Rabbi içindir. Onun Peygamberlerine ve Peygamberinin kerîm olan Âline ve yüksek Eshâbının hepsine iyi düâlar ve selâmlar olsun “salevâtullahi teâlâ aleyhi ve alâ Âlihi ve Eshâbihi ec­ma’în”! Doğru yolda bulunanlara ve Muhammed Mustafânın izinde giden­lere de selâm olsun “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü efdalühâ vetteslîmâtü ek­melühâ”!

İlâve: Vücûd ve adem ve Allahü teâlânın sıfatları, akl ile anlaşılamaz. Allahü teâlâ, akl ile anlaşılamıyan şeyleri görüp anlıyabilen başka bir kuv­vet, sevdiği kullarına verir. Bu kuvvete (Basîret=Kalb gözü) ve bu kulla­ra (Evliyâ) denir. Evliyâ, kalb gözleri ile görüp anlar ve birbirlerine anla­tırlar. Başkalarının, bu şeyleri akl ile araşdırmalarına izn verilmedi. Kalb gözüne kavuşmak için, müslimân olmak ve tesavvuf yolunda çalışmak lâ­zımdır. Tesavvuf yolunda çalışmıyan müslimânın kalbi hastadır. Müsli­mân olmıyan bir kimsenin kalbi ölüdür. Kalb gözü kördür. Otuzdördüncü mektûba bakınız!