257 214-Mektub

214
İKİYÜZONDÖRDÜNCÜ MEKTÛB

Bu mektûb, Hân-ı Hânâna yazılmışdır. Dünyâ, âhıretin tarlasıdır. Kâfir­lere, niçin sonsuz azâb yapılacağı bildirilmekdedir:

Allahü teâlâ, bir kimseyi hayrlı işlerde kullanırsa, ona müjdeler olsun! Allahü teâlâ, dünyâyı âhıretin tarlası yapdı. Tohumunun hepsini yiyen ve toprak gibi olan, yaratılışındaki elverişli hâline ekemeyen ve bir dâneden yediyüz dâne yapmağı elden kaçırana yazıklar olsun! Kardeşin kardeşden ve ananın yavrusundan kaçdığı o gün için, birşey saklamıyan, dünyâda da, âhıretde de ziyân etdi. Eli boş kaldı. Dünyâda da, âhıretde de pişmân olacak, âh edecekdir. Aklı olan, tâli’li bir kimse, dünyânın birkaç yıllık ha­yâtını fırsat bilir, ni’met bilir. Bu kısa zemânda, dünyânın çabuk tükenen ve hepsinin sonu sıkıntı ve azâb olan, geçici zevklerine, tadına aldanmaz. Bunlarla vakti kaçırmaz. Bu kısa zemânda tohumunu eker. Bir dâne iyi iş yaparak, sayısız meyveler elde eder. Bekara sûresi, ikiyüzaltmışbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Allahü teâlâ dilediğine katkat verir) buyurul­du. Bunun içindir ki, birkaç günlük iyi işe karşılık, sonsuz ni’metler vere­cekdir. Allahü teâlâ, çok ihsân sâhibidir.

Süâl: Karşılığın katkat olması, iyiliklerdedir. Kötülüklerin karşılığı bi­re birdir. Böyle olunca, kâfirlere kısa bir zemândaki kötülükler için, son­suz azâb yapması nedendir?

Cevâb: Dünyâda yapılan işin karşılığının nasıl olacağını Allahü teâlâdan başka kimse bilmez. İnsan bilgisi bunu anlıyamaz. Meselâ, Muhsan [nâmus­lu] olan bir kimseyi kazf [iftirâ] edene seksen sopa vurulmasını emr eyle­mişdir. Hırsızlık haddi olarak, hırsızın sağ elinin kesilmesini karşılık eyle­mişdir. Zinâ haddi olarak evli olmıyanlara yüz sopa ile bir sene şehrden sür­mek, evli olanlara, taş atarak öldürmek cezâsını vermişdir. Bu cezâların se­beblerini insanlar anlıyamaz. Bunun gibi, kâfirlere, kısa zemândaki küfr için, sonsuz azâbı karşılık yapmışdır. Geçici bir küfrün cezâsı, sonsuz azâbdır. İslâmiyyetin bütün emrlerini aklına uygun getirmek istiyen, aklı ile isbâ­ta kalkışan kimse, (Peygamberliğe) inanmamış olur. Onunla konuşmak akl işi değildir. Fârisî beyt tercemesi:

Kur’ân ile hadîse, inanmazsa bir kişi, ona hiç cevâb verme, konuşma bitir işi!

Fakîrin “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” mektûbunu getiren meyân şeyh Ahmed, merhûm şeyh sultân Tehâniserînin kıymetli oğludur. Baba­sına olan lutf ve ihsânlarınızı düşünerek bu fakîri araya koyarak, yüksek hiz­metinizde çalışmak için gelmişdir. Babasına olan ihsânlarınızdan biri, uşr­lu bir yerin uşrunun ona verilmesini emr buyurmuşdunuz. Emr sizdendir. Hakîkatde ise, herşey Allahdandır. Selâm sizlere olsun ve doğru yolda gi­denlere ve Muhammed Mustafânın “aleyhi ve alâ âlihissalevât vetteslîmât” izinde bulunanlara olsun!

Çalışmakda, yükselmekdedir, Hakkın rızâsı! Tenbel olanın elbet gelir, bir gün belâsı.