284 232-Mektub

232
İKİYÜZOTUZİKİNCİ MEKTÛB

Bu mektûb, Hân-ı Hânâna “rahmetullahi teâlâ aleyh” yazılmışdır. Dün­yânın nasıl olduğu bildirilmekdedir:

Hak sübhânehü ve teâlâ, hiç sevmediği bu alçak dünyânın içyüzünü ve onun aşağı olan süslerinin ve yaldızlarının çirkinliğini, gönül gözünüze göstersin. Âhıretin güzelliğini, tatlılığını, Cennetlerinin ve nehrlerinin tâ­zeliğini ve hepsinden dahâ tatlı olan Allahü teâlânın cemâlini görmeği gönlünüze yerleşdirsin! Peygamberlerin en üstünü “aleyhi ve alâ âlihi ve aleyhim minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ” hurmetine bu düâmı kabûl buyursun! Böylece, bu çabuk biten çirkinden iğrenesiniz. Allahü teâlânın râzı olduğu sonsuz âlemi özleyesiniz. Bu alçağın çirkinli­ği anlaşılmadıkca, ona düşkünlükden kurtulunamaz. Ona bağlanmakdan kurtulunmadıkca, âhıretde felâketden kurtuluş ve se’âdete kavuşmak ola­maz. (Dünyâyı sevmek günâhların başıdır) hadîs-i şerîfi şaşmaz bir formül­dür. Zararları gidermek, tersini yapmakla olduğundan, bu alçağın sevgisin­den kurtulmak için, âhırete yarıyan işlere yapışmak, islâmiyyetin iyi ola­rak bildirdiği işleri yapmak lâzımdır. Hak sübhânehü ve teâlâ, dünyânın beş şey, hattâ dört şey olduğunu bildirdi. Hadîd sûresinin yirminci âyetinde me­âlen, (Dünyâ hayâtı, elbette la’b, ya’nî oyun ve lehv ya’nî eğlence ve zînet ya’nî süslenmek ve tefâhur ya’nî öğünmek ve malı, parayı, evlâdı çoğaltmak­dır) buyuruldu. İslâmiyyetin (A’mâl-i sâliha) diyerek övdüğü şeyler yapı­lınca, dünyânın büyük parçası olan lehv ve la’b için zemân kalmaz. Bu iki­si azalır. Erkekler ipek elbise giymez ve zînet eşyâsının yapıldığı madde olan altını ve gümüşü kullanmazsa, dünyânın üçüncü parçası olan zînet de aza­lır. Allahü teâlâ, üstünlüğün ve kıymetin vera’ ve takvâ ile olduğunu, sa’y ile, mal ile olmadığını bildirmişdir diyen kimse, hiç öğünmez. Evlâdın ve malın, mülkün artması, Allahü teâlâyı zikr etmeği azaltacağını ve Onu unutduracağını bilen, bunları çoğaltmak için uğraşmaz, bunların çoğalma­sını ayb sayar. Sözün kısası, zararlardan kurtulmak için, Haşr sûresinin ye­dinci âyetinin, (Resûlullahın emrlerini yapınız ve yasaklarından kaçınınız!) meâl-i âlîsine uyarak yaşamalıdır. Fârisî beyt tercemesi:

Aranılan hazînenin nişânını verdim sana, belki sen kavuşursun, biz varamadıksa da!

Meyân şeyh Abdülmü’min, temiz âiledendir. İlm öğrendi. Tesavvuf yo­luna girdi. Şaşılacak hâllere kavuşdu. Çoluk çocuğun çokluğundan, in­sanlık dolayısı ile sıkılmakdadır. Sıkıntısını gidermek için, size başvurma­sını söyledim. İhsân sâhibinin kapısı çalınınca açılır. Vesselâm.