279 227-Mektub

227
İKİYÜZYİRMİYEDİNCİ MEKTÛB

Bu mektûb, molla Tâhir-i Lâhorîye yazılmışdır. Yol göstermek makâmı­na lâzım olan va’z ve nasîhatları bildirmekdedir:

Allahü teâlâya hamd olsun! Onun seçdiği kullarına selâm olsun! Kıymet­li mektûbunuz geldi. Bizleri sevindirdi. Oradaki kardeşlerimizin zevklerini ve lezzet aldıklarını yazıyorsunuz. Çok sevindik. Kardeşim! Hak teâlânın si­ze ihsân etdiği bu makâm için çok şükr ediniz! Halkı kendinizden soğutacak bir şey yapmamak için çok dikkat ediniz! Yoksa, büyük günâha girersiniz. İn­sanları kendinden kaçırmak, melâmîlik yoludur ki, emr-i ma’rûf ile ilişkile­ri yokdur. Hattâ, melâmîlik, bu makâmın tâm tersidir. Bu iki makâmı birbi­ri ile sakın karışdırmayınız! Bu makâmda iken melâmîlik yapmak istemeyi­niz. Zulm etmiş olursunuz. Talebe yanında, temiz, iyi giyinmiş olunuz. On­lara çok sokulmayın, aralarına karışmayınız! Kendinizi küçültmüş olursunuz. Sizden istifâde edemezler. Her sözünüzün, her işinizin islâmiyyete uygun ol­masına çok dikkat ediniz! Elden geldiği kadar ruhsatlardan sakınınız! Ruh­satları yapmak, hem bu yolumuza uygun değildir. Hem de, sünnet-i seniyye­ye yapışalım demeğe yakışmaz. Büyüklerden biri, (Âriflerin gösteriş yapma­sı, avâmın ihlâsından dahâ iyidir) buyurdu. Çünki, âriflerin iyi işlerini gös­termeleri, talebeyi Allahü teâlâya çekmek ve onlara öğretmek içindir. Bu­nun için, avâmın hâlis, Allah için olan işlerinden dahâ fâideli ve dahâ sevâb olur. Talebe, âriflerin işlerini göre göre öğrenirler ve yaparlar. Ârifler “rah­metullahi aleyhim” amellerini, ibâdetlerini onlara göstermezlerse, öğrene­mezler. Demek ki, ârifler talebeye göstermek ve öğretmek niyyeti ile yap­dıkları için, bu gösterişleri, Allah rızâsı için olmakdadır. Ya’nî ihlâs olmak­dadır. Hattâ, ihlâsdan dahâ iyi olmakdadır. Çünki ihlâsın fâidesi, kendine­dir. Bu sözümüz yanlış anlaşılmasın. Âriflerin her işlerinin, her ibâdetleri­nin talebeye gösteriş olmak için yapıldığı, ibâdet etmek, kendilerine lâzım değildir sanılmasın! Allahü teâlâ korusun! Böyle düşünmek zındıklık olur.İlhâd, ya’nî doğru yoldan ayrılmak olur. Ârifler de talebe gibi, ibâdet yapa­cakdır. Hiçbir kimse ibâdet yapmakdan kurtulamaz. Böyle olmakla berâber, âriflerin ibâdetlerinden talebenin fâidelenmesi de düşünülür. Bunun için, siz de, sözlerinize ve işlerinize çok dikkat ediniz! Çünki, bu zemânda çok kim­se, tesavvuf yoluna girmek istiyor. Bu makâma yakışmıyan birşey yapmak­dan çok sakınınız! Câhillerin, büyüklere dil uzatmalarına sebeb olmayınız! Her işinizin islâmiyyete uygun olması için, Allahü teâlâya yalvarınız!

Başka yolların büyüklerinin nisbetleri hâsıl olduğunu yazıyorsunuz. Bunun neden olduğunu, size uzun anlatmışdım. Bunlardan başka şeyler ol­duğunu sanmayınız! Sonra iyi olmaz. Dahâ yazmağa lüzûm yok. Vesselâm.