203 163-Mektub

Domuz eti yimek, alkollü iç­kileri içmek, kumar oynamak, fâiz vermek ve almak, her dürlü çalgıyı çal­mak veyâ dinlemek, açıkca ve kesin olarak harâmdır. Kadınların, kızların başları, kolları, bacakları açık sokağa çıkmaları ve buralarını yabancı er­keklere göstermeleri harâmdır. Erkeklerin, dizleri ve göbekden dize kadar yerlerinden herhangi bir kısmı açık sokağa çıkmaları, buralarını herhangi bir kadına veyâ erkeğe göstermeleri harâmdır. Kadınların ve erkeklerin so-kağa çıkarken, buralarını örtmeleri farzdır. Allahü teâlâ, müslimânlara böy­le emr ediyor. Buraları açık sokağa çıkanlar, harâm işlemiş olur. Günâha girer. Âhiretde Cehennemde azâb göreceklerdir. Eğer açık gezerken: (Ne olurmuş. Sen kalbe bak, kalbim temiz yâ!) gibi şeyler söylerse, Allahü te­âlânın emrlerine, yasaklarına ehemmiyyet vermemiş, bunları beğenmemiş olur. Ahkâm-ı islâmiyyeye, ya’nî Allahü teâlânın emrlerine ve yasakları­na kıymet vermeyen, beğenmeyen kimselerin îmânı gider. Müslimân oldu­ğunu söylerse de, müslimân değildir, yalancıdır. Bu günâhdan ve sözden tev­be edinceye kadar nemâzları, orucları, zekâtları, hiçbir ibâdeti ve hiç bir iyi­liği kabûl olmaz ve âhıretde sonsuz olarak Cehennemde azâb görür. Îmâ­nı olan hanımların ve erkeklerin, bir günâh işledikden sonra hemen pişmân olması, vaz geçmesi, tevbe etmesi lâzımdır. Günâhı bırakmaz ise, sıkılma­dan utanmadan hep yaparsa, Allahü teâlâdan korkmıyor demekdir. Böy­le olunca, îmânı gider. Mürted olur].

Allahü teâlânın mubâh etdiği, izn verdiği şeylerin çeşidi ve sayısı pek çok­dur. Harâm etdiği, yasak etdiği şeyler ise, pek azdır. Mubâhlardaki fâide ve lezzet harâmlardakinden katkat ziyâdedir. Mubâh işliyenleri Allahü teâ­lâ sever. Harâm işliyenleri sevmez. Aklı olan, doğru düşünebilen bir kim­se, çabuk geçen bir lezzet için, Allahü teâlâyı gücendirmeği elbette istemez. Hem de, zararlı olan bir lezzeti harâm edince, bu lezzetde olan zararsız bir­çok başka şeyleri mubâh eylemişdir. Allahü teâlâ, bizi ve sizleri, bu yüce islâm dîninin sâhibinin gösterdiği doğru yoldan ayırmasın!

Halâli, harâmı, ibâdetlerin nasıl yapılacağını, nelere inanılacağını, her türedi, yalancı kimseye sormamalıdır. Kendi aklı ile, görüşü ile, düşünce­si ile konuşan kimse, din adamı değil, din, îmân hırsızıdır. Müslimânların îmânlarını çalar. Bunlar, islâmiyyete açıkça saldıran kâfirlerden dahâ za­rarlı ve dahâ kötüdür. Bunların sözlerine, kitâblarına, mecmû’alarına aldan­mamalıdır. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarını okuyan, bilen ve bildiren doğ­ru müslimânları, Allah adamlarını aramalı, bulmalı; dîni, îmânı, halâli ve harâmı bunlara sormalı, bunların sözlerinden ve yazılarından öğrenmeli­dir. Kurtuluş yolu budur. İslâmiyyetin dışında olan herşey kıymetsizdir, za­rarlıdır. İslâmiyyetden ayrılan, dalâlete, felâkete düşer. Allahü teâlâ hâli­mizi, şânımızı ve sonumuzu hayrlı ve selâmetli eylesin! Âmîn.

İnsan beşer, durmaz şaşar, Eyler hatâ, üçer beşer. Düz ovada yürür iken, Ayağı sürter, düşer!