309 251-Mektub

 251

İKİYÜZELLİBİRİNCİ MEKTÛB

Bu mektûb, mevlânâ Muhammed Eşrefe yazılmışdır. Dört halîfenin üstünlüklerini ve Eshâb-ı kirâmın büyüklüğünü bildirmekdedir:

Allahü teâlâya hamd olsun. Onun sevgili Peygamberine ve temiz Ehl-i beytine ve Eshâbının hepsine salât ve selâm olsun “salevâtullahi aleyhi ve alâ Âlihi ve Eshâbih”! Din ve dünyâ se’âdetinize düâ ederim.

Kıymetli kardeşim! Birkaç şaşılacak bilgi ve işitilmemiş gizli şeyler ve ce­nâb-ı Hakkın ihsân etdiği hoş şeyleri bildireceğim. Bunların çoğu, Şeyhay­nın [ya’nî, hazret-i Ebû Bekr ile hazret-i Ömerin] ve hazret-i Osmân-ı Zinnûreynin ve Allahın arslanı hazret-i Alînin üstünlüklerini ve yükseklik­lerini göstermekdedir. Kısa anlayışıma göre yazıyorum. Dikkatle dinleyi­niz! Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk ve hazret-i Ömer-ül Fârûk “radıyallahü an­hümâ”, Muhammed aleyhisselâmın yüksekliklerine ve vilâyet-i Mustafâvî­nin derecelerine kavuşdukları gibi, vilâyet bakımından, hazret-i İbrâhîm aleyhisselâma ve insanları dîne çağırmak bakımından da, Mûsâ aleyhisse­lâma bağlıdırlar. Hazret-i Alî ise, her iki bakımdan da, hazret-i Îsâ aleyhis­selâma bağlıdır. Hazret-i Îsâ, rûhullahdır ve kelimetullahdır. Bunun için ken­disinde vilâyet yüzü, Peygamberlik yüzünden dahâ kuvvetlidir. Hazret-i Alî de, Ona bağlı olduğu için, Onda da, vilâyet yüzü dahâ kuvvetlidir. Dört Ha­lîfenin “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” mebde-i te’ayyünleri [ya’nî rab­leri, kendilerini yetişdiren], ilm sıfatıdır. Topluca veyâ açıkca çeşidli yön­lerden ayrılırlar. Bu sıfat, topluluk bakımından, Muhammed aleyhisselâmın terbiyecisidir. Genişlik bakımından ise, İbrâhîm aleyhisselâmın rabbidir. Her iki bakımdan ise, Nûh aleyhisselâmın rabbidir. Mûsâ aleyhisselâmın rabbi, kelâm sıfatıdır. Îsâ aleyhisselâmın rabbi, kudret sıfatıdır. Âdem aleyhisse­lâmın rabbi, tekvîn sıfatıdır.

Hazret-i Ebû Bekrle hazret-i Ömer, Resûlullahın Peygamberlik yükü­nü taşımakdadırlar. Fekat burada da, her ikisinin mertebesi ayrıdır. Haz­ret-i Alî, Îsâ aleyhisselâma bağlı olduğundan ve vilâyet yüzü dahâ kuvvet­li olduğundan, Muhammed aleyhisselâmın vilâyet yükünü taşımakdadır. Hazret-i Osmân-ı Zinnûreyn, ortada olduğu için, her iki yükü de taşımak­dadır. Hazret-i Mûsâ aleyhisselâma bağlılığı dahâ çokdur. Çünki, herkesi dîne çağırmak, Peygamberlik makâmına uygun bir işdir. Bu iş, bizim Pey­gamberimizden sonra, Peygamberler arasında, Onda dahâ çok ve dahâ ge­nişdir. Onun kitâbı, Kur’ân-ı kerîmden sonra, gökden inen kitâbların en iyi­sidir. Bunun içindir ki, Onun ümmeti, geçmiş ümmetler içinde, Cennete en önce girecekdir. İbrâhîm aleyhisselâmın dîni ve milleti, bütün dinlerin ve milletlerin en üstünü ve yükseği idi. Bunun için, Peygamberlerin en üstü­nüne, Onun milletine uymak emr olunmuşdur. Nahl sûresi, yüzyirmiü­çüncü âyetinin, (Sonra, sana bildirdik ki, İbrâhîm aleyhisselâmın milleti­ne tâbi’ olasın!) meâl-i şerîfi, böyle olduğunu göstermekdedir. Geleceği ha­ber verilmiş olan hazret-i Mehdînin rabbi de, ilm sıfatıdır. Bu da, hazret-i Alî gibi Îsâ aleyhisselâma bağlıdır. Sanki, Îsâ aleyhisselâmın iki ayağından biri, hazret-i Alînin başı üzerinde, ikinci ayağı hazret-i Mehdînin başı üze­rindedir.

Mûsâ aleyhisselâmın vilâyeti, Muhammed aleyhisselâmın vilâyetinin sa­ğındadır. Îsâ aleyhisselâmın vilâyeti ise, solundadır. Hazret-i Alî, Muham­med aleyhisselâmın vilâyeti yükünü taşıdığı için, Evliyâ yollarının çoğu Ona bağlıdır. Vilâyetin yüksek derecelerine kavuşmuş olan ve insanlar arasına karışmıyan Evliyânın çoğuna, hazret-i Alînin yüksekliği, hazret-i Ebû Bekrle hazret-i Ömerin yüksekliklerinden dahâ çok bildirildi “radıyalla­hü teâlâ anhüm ecma’în”. Eğer, Ehl-i sünnet âlimleri, bu ikisinin hazret-i Alîden dahâ üstün olduğunu sözbirliği ile bildirmemiş olsalardı, bu Evli­yânın çoğu, hazret-i Alînin dahâ üstün olduğunu bildirirlerdi. Çünki, haz­ret-i Ebû Bekr ile hazret-i Ömerin üstünlükleri, Peygamberlerin üstünlük­leri gibidir “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”. Vilâyet yolunda olanların el­leri, o üstünlüklerin eteklerine yetişemez. Bunların, nübüvvetin yükseklik­lerinde dereceleri o kadar yüksekdir ki, keşf sâhiblerinin keşfleri, o dere­celerin yoluna bile varamaz. Vilâyetin yüksek dereceleri, Peygamberliğin yüksek derecelerine çıkabilmek için merdiven gibidir. Vâsıtanın, aracının, aranılandan ne haberi olabilir? Başta olanlar, sonda bulunanlardan ne anlıyabilir?