298 239-Mektub

239
İKİYÜZOTUZDOKUZUNCU MEKTÛB

Bu mektûb, molla Ahmed-i Berkîye yazılmışdır. Dostların kusûrları afv olunacağı ve istihâre yapmak bildirilmekdedir:

Âlemlerin rabbi olan Allahü teâlâya hamd olsun. Peygamberlerin en üs­tününe ve Onun Âline ve temiz Eshâbının hepsine ve bütün Peygamber­lere salât ve selâm olsun!

Merhamet ederek göndermiş olduğunuz kıymetli mektûbu okumakla se­vindik. Hâl hâsıl olursa bildirilir... buyuruyorsunuz. Yavrum, hâl hâsıl ol­masını istemek, hâlleri veren sevgili olduğu içindir. Onun sevgisi var ise, hâl olsa da, olmasa da birdir. Burada iken, size çok tohum ekildiğini söyledi­ğimizi yazıyorsunuz. Yavrum! Evet, yazdığınız gibidir. Fekat, bunların meyvelerini toplamak için, çok zemân ister. Fâidesi, belki de öldükden son­ra görünür. Sevin, fekat acele etme!

Mevlânâ Muhammed Sâlihin sözlerini yazıyorsunuz. Şimdi yanımızda olmadığından, onları niçin söylediğini kendisinden anlıyamadık. Onun için, birşey yazamıyacağım. Herhâlde hayrdır. Kalbinize birşey gelmesin. Edebe uymıyan şey yapıldığını yazıyorsunuz. Kalbi temiz kimselerin hatâ­ları afv olunur. Gönlünüze hiçbir şey gelmesin! Hâllerinizin nasıl olduğu­nu soruyorsunuz. Allahü teâlâya hamd ve şükr olsun ki, kabûl olunmuşlar­dansınız. Kabûl edilmiş olanlar, sebebsiz kabûl olunurlar.

İki şeyhzâde gelerek, zikr öğretilmesini istiyorlar diyorsunuz. Yavrum! Ya­pılacak her iş için istihâre yapmak sünnetdir ve mubârekdir. Fekat, istihâre yapdıkdan sonra, o işin yapılmasını veyâ yapılmamasını gösteren bir şeyin, uykuda veyâ rü’yâda yâhud uyanık iken görünmesi lâzım değildir. İstihâre­den sonra, kalbine bakmak lâzımdır. O işi yapmak arzûsu, eskisinden dahâ çok olmuş ise, o işi yapmağı gösterir. Eğer arzû, çoğalmamış ve eskisinden dahâ da azalmamış ise, yine yasak olmaz. Böyle olunca, yapmak arzûsu ar­tıncıya kadar, istihâreleri tekrâr tekrâr yapmalıdır. İstihâreler yediye kadar tekrâr olunur. İstihâreden sonra, o işi yapmak arzûsunun azaldığı anlaşılır­sa o işin yapılmamasını gösterir. Böyle olunca da, istihâreler tekrârlanabi­lir. Hattâ, nasıl olursa olsun, istihâreleri her zemân tekrârlamak, dahâ uygun ve dahâ iyi olur. O işi yapmak veyâ yapmamakda ihtiyâtlı davranılmış olur.

(Mebde’ ve Me’âd) risâlesindeki, (Rûhun cesed şeklini alarak) yazısı­nın açıklanmasını istiyorsunuz. Cânlı insanın yapdığı işleri, rûhun yapma­sı, cesed hâlini alarak olur. Büyüklerin “kaddesallahü teâlâ esrârehüm” rûh­larının, cânlı insanlar gibi yapdıkları yardımlar, hep böyle olmakdadır. Düşmanları helâk etmeleri ve sevdiklerine çeşidli yardımlarda bulunma­ları ve sıkıntıda olanları kurtarmaları hep böyledir.

Zâlimlerin fitnesinden, zararından kurtulmak için düâ istiyorsunuz. Al­lahü teâlâ, sizi ve evinizdekileri, belki o mahalledekileri, o zâlimlerin şer­rinden korumuşdur. Gönlünüz hoş olarak, Allahü teâlâya teveccüh ediniz! Bu korumak kısa bir zemân için değildir sanırım. Allahü teâlânın rahmeti, magfireti elbette çok genişdir. Yalnız, orada bulunan kardeşlerimize nasî­hat ediniz ki, iyi hâllerini ve müslimânlara yardımlarını bozmasınlar. Ra’d sûresi onikinci âyetinde meâlen, (İnsanlar kendilerini değişdirmeyince, Allahü teâlâ da, onlarda olanı elbette değişdirmez) buyuruldu. Vesselâm.