010 3-Mektub

3
ÜÇÜNCÜ MEKTÛB

Bu mektûb, yine büyük mürşidine yazılmışdır. Sevdiklerinin belli bir ma­kâmda kaldıklarını, birkaçının bu makâmı geçdiklerini ve tecellî-i zâtî makâmlarına kavuşduklarını bildirmekdedir:

Yüksek makâmınıza sunulur ki, buradaki sevdiklerimiz ve oradaki sev­diklerimizden her biri, bir makâmda kalmışlardır. Onları bu makâmlardan kurtarıp çıkarmak güç oluyor. O makâmlara yakışan bir kuvveti kendim­de bulamıyorum. Yüksek teveccühleriniz ve merhametleriniz ile Hak te­âlâ ilerletiyor. Bu alçağın yakınlarından biri bu makâmdan kurtulup geç­di. Allahü teâlânın zâtının tecellîleri başladı. Çok güzel bir hâldedir. Aya­ğı, bu aşağı kölenizin ayağı üzerindedir. Başkalarının da ilerlemelerini umuyorum. Oradaki sevdiklerimizden birkaçının yaradılışı mukarreblere uygun değildir. Bunların hâli, ebrârın yoluna uygundur. Hâlleri böyle iken, elde etdikleri yakîn de büyük ni’metdir. Bu yolda olmalarına emr olunma­ları uygundur. Fârisî mısra’ tercemesi:

Herkesi bir iş için yaratmışlardır.

Bunların ismlerini açıklamıyacağım. Çünki, yüksek varlığınıza gizli de­ğildirler. Çok yazarak saygısızlık etmekden çekiniyorum. Bu kâğıdı doldur­duğum gün, Mîr Seyyid Şâh Hüseyn, çalışırken şöyle gördüğünü söyledi: (Büyük bir kapı önüne gelmişim. Bu kapı, hayret, şaşkınlık kapısıdır dedi­ler. İçeri bakdım, o yüksek zâtı ve seni gördüm. Ben de gireyim diye çok uğ­raşdım ise de, ayaklarımı kaldıramadım.)