511 ÜÇÜNCÜ ARÎZA

Kölelerinizin en aşağısı olan Muhammed Sâdık, yüksek kapınıza sunar ki, bu aşağı kul, çok zemândan beri (Kabz) hâlinde olup, çok sıkılıyordum. Sonunda, Allahü teâlâya çok şükrler olsun, ancak yüksek teveccühünüzün yardımı ile, büyük bir (Bast), gönül açıklığı ihsân olundu. Bu sıkıntısız hâl­de iken, önceleri bu kimsenin yapdığı zikr ve teveccüh ve herşey, şimdi Onun “teâlâ ve tekaddese” tarafından yapılmakdadır. Kendinde, bunları alabil­mekden başka, birşey bulamamakdadır. Üzerine güneş ışınları gelen ayna gibidir. Bu ışıkların doğması ile, bedendeki ve latîfelerdeki bütün karan­lıklar ve bulanıklıklar yanıp temizlendi. Bunların hepsinde nûr ve bereket hâsıl oldu. (Şerh-ı sadr) oldu. Kalb genişledi. Bedenin hepsi nûr olup, rû­hun ve sırrın eski parlaklıklarından dahâ çok ışık saçdı. Latîfeler arasında, en kâmil tecellî kalb üzerine oldu. Kalbe bakıp, içinde başka bir kalb gö­rüldü. Buna da tecellî vardı. Bu kalbin kalbine bakınca bunun içinde de, baş­ka bir kalb göründü. Buna da tecellî vardı. Böylece, sonsuz olarak, her kal­bin içinde, başka bir kalb vardı. Şimdi bunların bir kalbde sona erdikleri sanılıyor. Fekat böyle olduğu iyi anlaşılamamakdadır. Şimdiki hâlin yanın­da, eski hâllerin ancak bir özenilecek şey olmadığı anlaşıldı. Bu makâmın ismi biliniyordu. Edebe uygun olmaz korkusu ile yazılmadı. Ey gönlümün kıblesi “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz”! Bütün bunlar, temiz teveccühü­nüzün sebeb olduğu ihsânlardan birer zerredir. Fârisî beyt tercemesi:

Vücûdümün her zerresi dile gelse de; Şükrünün binde birini yapamam yine!

Hazretinizin selâmeti ve yüksek kapınızda hizmetcilik edenlere katıla­bilmek için olan isteklerimizi nasıl açıklıyayım, nasıl yazabileyim? Gece gün­düz ve belki her ân, bu yüksek arzûmuza ve çok kıymetli isteğimize kavuş­duracak olan, güzel vaktin ve tatlı sâatin ne zemân geleceğini düşünüyo­ruz. Fikrimizde, gönlümüzde, bu istekden, bu dilekden başka, hiçbir düşün­ce yokdur. Hak sübhânehu ve teâlâ, en güzel şeklde ve en uygun yol ile, bu büyük ni’mete kavuşdursun! Sevgili Peygamberi ve Onun temiz Âli hurme­tine düâmızı kabûl buyursun “aleyhi ve alâ Âlihi minessalevâti etemmühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ”! Âmîn. Köleniz.

Muhammed Sâdık