305 247-Mektub

247
İKİYÜZKIRKYEDİNCİ MEKTÛB

Bu mektûb, mirzâ Hüsâmeddîn Ahmed hazretlerine yazılmışdır. Alla­hü teâlânın varlığını gösteren, yine kendisi olduğu bildirilmekdedir:

Allahü teâlâyı delîlsiz, vesîlesiz olarak tanıdım. Dahâ doğrusu, delîlleri, Allahü teâlâ vâsıtası ile tanıdım. Çünki, herşeyin delîli, herşeyin varlığını gös­teren Onun varlığıdır. Onu gösteren birşey yokdur. Çünki delîl olanın, gös­terenin, gösterilenden dahâ çok meydânda olması lâzımdır. Ondan dahâ açık­da ne vardır? Çünki herşey, Onunla meydândadır. Herşeyin varlığı On­dandır. O, kendini de, herşeyi de göstermekdedir. Bunun içindir ki, Rabbi-mi, Rabbim vâsıtası ile tanıdım ve herşeyi Onunla tanıdım deriz. Böyle ol­duğu münâzara ilmindeki (Limmî) üsûlü ile anlaşılmakdadır. Âlimlerin ço­ğuna göre (İnnî) delîli ile anlaşılır. [(Limmî), Limmeli ya’nî (Niçinli) demek­dir. Niçin sorularını cevâblandırmak lâzım olur. İnnî, inneli ya’nî (Elbette­li) demekdir.] Belli olduğu için, niçin demeğe lüzûm yokdur. Delîlin Limmî veyâ innî olması görüş ayrılığındandır. Doğrusu ise, burada delîl aramanın yeri yokdur. Çünki, Allahü teâlânın varlığı meydândadır. Meydânda olma­sında hiç şübhe yokdur. Herşeyden dahâ açıkdır. Ancak, kalbi hasta, gözün­de perde olan anormal kimse göremez. Herşey, açıkdaki beş duygumuz ile anlaşılır. Hepsinin varlığı, Allahü teâlâdandır. Böyle olduğunu anlamıyan­ların çoğu, hasta kimselerdir. Onların hasta olması, böyle olmasına zarar ver­mez. Size ve doğru yolda olanların ve Muhammed aleyhisselâmın izinde gi­denlerin hepsine selâm olsun “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm”!