304 246-Mektub

246
İKİYÜZKIRKALTINCI MEKTÛB

Bu mektûb, mîr Muhammed Nu’mâna “kuddise sirruh” yazılmışdır. Aradığı makâma kavuşduğu ve kemâl ve tekmîl mertebeleri ve zemân ze­mân olan gevşekliğin sebebi bildirilmekdedir:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Âlemlerin rabbi olan Allahü teâlâya hamd ol­sun. Peygamberlerin efendisine ve Onun temiz Âlinin ve Eshâbının hepsi­ne salât ve selâm olsun! Arka arkaya gelen kıymetli mektûblarınız bizleri çok sevindirdi. Oraya giden bulunmadığı için, herbirine ayrı ayrı cevâb gönde­rilemedi. Afvınızı dilerim. Mîr Dâvüd ile gönderdiğiniz mektûb geldikden sonra, bir sabâh nemâzından sonra kardeşlerimizin arasında oturmuşdum. İsteyerek veyâ istemeyerek sizi düşündüm. Eskiden kalanlardan görülebi­lenlerin de yok olması için ve his olunan karanlıkların ve bulanıklıkların gi­derilmesi için çalışdım. Hilâl şeklindeki kemâliniz, tâm bedr hâline geldi. Hi­dâyet güneşinde bulunanların hepsi bu tâm ay üzerinde göründü. Öyle ol­du ki, aranılan ve umulan kemâllerden, verilmedik hiçbiri kalmadı. Kabın ala­bildiği kadar dolduruldu. Bundan sonra, yavaş yavaş dahâ da alır. Bu hâlin Âlem-i misâldeki görüntüsü, uzun zemân karşımda kaldı. Böylece, doğrulu­ğu iyice anlaşıldı. Bundan dolayı Allahü teâlâya hamd olsun! Bu ni’mete ka­vuşacağınızı, dahâ önce gördüğünüz bir rü’yâ haber vermişdi. Bu kavuşma­ğı çok istiyordunuz. Allahü teâlâya hamd olsun ve şükr olsun ki, size karşı olan borcumu temâm ödemiş oldum. Sözümü yerine getirmiş oldum. Bu ke­mâle uygun olarak, tâliblere çok fâideli olacağınızı ve oralarda, çöllerde bu­lunanların bile, mubârek varlığınızla nûrlanacaklarını ümmîd ederim.

Arasıra çalışmanızda gevşeklik olduğunu yazıyorsunuz. Aşırı kabz hâli­nin buna sebeb olduğu görünüyor. Sizin kabz hâliniz, çok ve uzun sürdüğü için bundan hâsıl olan durgunluk da uzun sürmekdedir. Bununla berâber, ibâdetleri yapmak ve vazîfeleri yerine getirmek için kendinizi zorlayınız!

Bu sene, yüksek bilgiler ve kıymetli ma’rifetler ihsân edildi. Bunları bil­diren iki müsveddeyi kardeşimiz mevlânâ Muhammed Emîn götürdü. Orada, Hâcemiz hazretlerinin “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” (Ru­bâ’ıyyât)larından birkaçının açıklaması vardır. O rubâ’îleri Fîrûzâbâdda­ki kardeşlerimiz okurken yazmışdım. Rubâ’îleri açıklarken vahdet-i vücûd bilgileri de yazıldı. Âlimlerin sözleri ile Sôfiyyenin vahdet-i vücûd sözleri birbirlerine uygun getirildi. İki tarafın ayrılığı yalnız sözde bırakıldı. Müs­veddelerden ikincisi, kıymetli oğlum Muhammed Sâdıka yazılan bir mek­tûbdur. Çok uzun ve geniş yazılmışdır. Bu bilgilerin derecelerinin yüksek­liği okunduğu zemân anlaşılır. Bir yerinde şübheye düşerseniz sorunuz!