184 145-Mektub

145
YÜZKIRKBEŞİNCİ MEKTÛB

Bu mektûb, molla Abdürrahîm-i Müftîye yazılmışdır. Bu yolun büyük­leri, yolculuğa Âlem-i emrden başladıkları bildirilmekdedir:

Allahü teâlâ, bizi ve sizi islâmiyyetin caddesinde bulundursun “alâ sâ­hibihessalâtü vesselâmü vettehıyye”! Bu düâya âmîn diyen kuluna merha­met eylesin! Bu yolun büyükleri “kaddesallahü teâlâ esrârehüm” bu yol­culuğa Âlem-i emrden başlamağı seçmişlerdir. Böyle ilerlerken Âlem-i halk da birlikde geçilmekdedir. Başka tarîkatlerin büyükleri böyle yapmamış­dır. Onların yolculuğu, Âlem-i halkdan başlamakdadır. Âlem-i halk yolcu­luğunu bitirdikden sonra, Âlem-i emr yolculuğuna başlarlar ve cezbe ma­kâmına kavuşurlar. Bunun için, bunların yolu, yolların en kısası olmuşdur. Başka yolların sonu, bu yolun başında yerleşdirilmişdir. Fârisî mısra’ ter­cemesi:

Gülbağçemi gör de, behârımı anla!

Bu yüksek yolun talebelerinden birkaçı, yolculuğa Âlem-i emrden baş­ladıkları hâlde, çabuk te’sîri görünmüyor. Cezbenin başlamasında hâsıl olan lezzeti, tatlılığı çabuk duyamıyorlar. Çünki, bunlardaki Âlem-i emr, Âlem-i halkdan za’îf olmuşdur. Âlem-i emrin bu za’îfliği, cezbenin tadını duymalarını gecikdiriyor. Bunların Âlem-i emrleri, Âlem-i halklarından da­hâ kuvvetli oluncıya kadar, bu duygusuzluk sürer gider. Âlem-i emrlerini kuvvetlendirmek için, bu yola uygun olan ilâc, idâre ve tesarruf kuvveti tâm olan rehberin tâm tesarrufu ve ilgisidir. Başka yollara uygun olan ilâc ise, nefsin tezkiyesini ve ağır riyâzetleri ve güc mücâhedeleri, islâmiyyete uy­gun olarak yapmakdır. [(Riyâzet), nefsin isteklerini yapmamakdır. (Mücâ­hede), nefsin istemediği, ona zor gelen şeyleri yapmakdır. Nefs islâmiyye­te uymağı istemez.]

Te’sîrin, lezzet duymanın gecikmesi, yaradılışdaki uygunluğun az olma­sını göstermez. Yaradılışda tâm uygun oldukları hâlde, bu belâya tutulan­lar çokdur. Vesselâm.

Gece gündüz dilimde salât-ü selâm,

O mubârek rûhuna, ey Fahr-ul-enâm!