071 42-Mektub

42
KIRKİKİNCİ MEKTÛB

Bu mektûb, yine şeyh Dervîşe yazılmışdır. Kalbden, başkalarını sevmek pasını temizlemek için, en iyi ilâc, sünnet-i seniyyeye [ya’nî islâmiyyete] ya­pışmak olduğu bildirilmekdedir:

Allahü teâlâ, sizlere selâmet versin! İnsan çeşid çeşid şeylere bağlı kal­dıkça kalbi temizlenemez. Pis kaldıkça se’âdetden mahrûmdur, uzakdır. (Hakîkat-i câmi’a) denilen kalbin Allahü teâlâdan başka şeyleri sevmesi onu karartır, paslandırır. Bu pası temizlemek lâzımdır. Temizleyicilerin en iyi­si sünnet-i seniyye-i Mustafâviyyeye “alâ masdarihessalâtü vesselâmü vet­tehıyye” [ya’nî islâmiyyete] tâbi’ olmakdır, uymakdır. Sünnet-i seniyyeye uymak, nefsin âdetlerini, kalbi karartan isteklerini yok eder.

Bu büyük ni’mete kavuşmakla şereflenenlere müjdeler olsun! Bu yük­sek devletden mahrûm kalanlara yazıklar olsun! Allahü teâlâ, size ve doğ­ru yola tâbi’ olanlara selâmet versin!

[Sünnet kelimesinin dînimizde üç ma’nâsı vardır. (Kitâb ve sünnet) bir­likde söylenince, kitâb, Kur’ân-ı kerîm, sünnet de, hadîs-i şerîfler de­mekdir. (Farz ve sünnet) denilince, farz, Allahü teâlânın emrleri, sünnet ise, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” sünneti ya’nî emrleri demekdir. (Sünnet) kelimesi yalnız olarak söylenince islâmiyyet ya’nî bütün ahkâm-ı islâmiyye demekdir. Fıkh kitâbları böyle olduğunu bildi­riyor. Meselâ (Kudûrî muhtasarı)nda, (Sünneti en iyi bilen imâm olur) di­yor. (Cevhere) kitâbında burayı açıklarken, (Sünnet demek, burada islâ­miyyet demekdir) diyor.

Kalbi temizlemek için islâmiyyete uymak lâzım olduğu anlaşıldı. İslâmiy­yete uymak da, emrleri yapmakla ve yasaklardan ve bid’atlerden sakınmak­la olur.

(Bid’at), sonradan yapılan şey demekdir. Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” ve dört halîfesinin “radıyallahü anhüm” zemânlarında bu­lunmayıp da, onlardan sonra, dinde meydâna çıkarılan, ibâdet olarak ya­pılmağa başlanan şeylerdir. Meselâ, nemâzlardan sonra hemen Âyet-el-kür­sî okumak lâzım iken, önce salâten tüncînâyı ve başka düâları okumak bid’atdir. Bunları Âyet-el-kürsîden ve tesbîhlerden sonra okumalıdır. Ne­mâzdan, düâdan sonra secde edip de kalkmak bid’atdir. [Ezânı ho-par-lör­le okumak bid’atdir.] Dinde yapılan değişiklikler ve reformlar bid’atdir. Yoksa, çatal, kaşık, boyun bağı kullanmak, kahve, çay, tütün içmek bid’at değildir. Çünki bunlar ibâdet değil, âdetdir ve mubâhdırlar. Harâm değil­dirler. Tütün içmek hakkındaki islâm âlimlerinin sözleri (Se’âdet-i Ebediy­ye) kitâbında uzun yazılıdır. Bid’at üç dürlüdür:

1- İslâmiyyetin küfr alâmeti dediği şeyleri kullanmak en kötü bid’atdir.

2- Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymıyan i’tikâdlar, inanışlar da kötü bid’atdir.

3- İbâdet olarak yapılan yenilikler, reformlar bid’at olup büyük günâhdır.]