254 211-Mektub

211
İKİYÜZONBİRİNCİ MEKTÛB

Bu mektûb, mevlânâ Yâr Muhammed Kadîm-i Bedahşîye “rahmetulla­hi aleyh” yazılmışdır. Mevlânânın bir sözünü açıklamakda ve insanları kemâle getirmek ve irşâd etmek için lâzım olan şartları bildirmekdedir:

Kıymetli kardeşim mevlânâ Yâr Muhammed Kadîmin güzel mektûbu geldi. Bizleri sevindirdi. Hak teâlâ, sizi yüksek derecelerin en üstüne ve her­kesi yükseltmeğe ve irşâd etmeğe kavuşdursun. Seçmiş olduğu Peygambe­ri ve Onun yüksek Âli hurmetine düâmızı kabûl buyursun “Aleyhi ve aleyhimüssalâtü vesselâm”!

Süâl: Mevlânâ “aleyhirrahme” hazretleri, (kucağımda olan nâzlı Hak te­âlâ idi) demişdir. Böyle söylemek câiz midir?

Cevâb: Bu yolun yolcuları böyle şeyler çok söylemişdir. Bir sâlik, (Te­cellî-i Sûrî)ye kavuşunca, tecellî eden sûreti, görünüşü, Hak teâlâ sanıyor. Büyük âlim İmâm-ı Rabbânî hâce Yûsüf-i Hemedânî hazretleri, (Bu görü­nenler, hep hayâldir. Bu hayâllerle, tarîkatin çocuklarını yetişdirirler) bu­yurmuşdur. Biz de böyle söyleriz.

Tesavvufu öğretmek için, size izn verilmişdi. Bunun üzerine, fâideli birkaç şey yazıyorum. Cân kulağı ile dinleyin! Davranışlarınızı buna göre ayarlayın: Tesavvufu öğrenmek için bir tâlib yanınıza gelince, çok düşünü­nüz! Bu yoldan size istidrâc yapılabileceğini, yıkılabileceğinizi göz önüne getiriniz! Hele talebe gelince, içinizde bir sevinç, bir râhatlık duyarsanız Al­lahü teâlâya yalvarınız! Ona sığınınız! Çok istihâre yaparak, ona tarîkati öğretmek uygun olacağını ve istidrâc ve yıkılmak olmadığını iyice anladık­dan sonra öğretiniz. Çünki, Allahü teâlânın kullarına iş vermek ve onlar­la uğraşarak kendi vaktini elden çıkarmak, Ondan iznsiz câiz değildir. İb­râhîm sûresinin birinci âyetinde meâlen, (Rablerinin izni ile, insanları ka­ranlıklardan çıkarıp nûra kavuşdurmaklığın için) buyuruldu. Büyüklerden biri ölmüşdü. Şöyle bir ses işitdi: (Sen benim dînimde kullarıma karşı zırh giymişdin öyle mi?). [Ya’nî benim dînim üzerinde, kullarıma, hiç çekinme­den söylüyor, emr ediyordun denildi.] (Evet) cevâbını verdi. (Kullarımı ni­çin bana bırakmadın? Gönlünü niçin bana vermedin?) buyuruldu. Size ve başkalarına verilen izn, şartlara bağlıdır. Allahü teâlânın râzı olduğunu an­lamadan, iş yapmamak birinci şartdır. Şartsız, bağlantısız izn verme zemâ­nı dahâ gelmemişdir. O zemân gelinceye kadar, şartları yerine getirmeği iyi gözetiniz! Haberleşmemiz lâzımdır. Mîre de böylece yazmışdım. Ondan da bilgi alınız! O zemânın gelmesi için ve şartların sıkıntısından kurtulmanız için çalışınız! Vesselâm.