Hocamızı çok seven bir zât dedi ki, hocamızdan işitdim: (Bizim, tevhîd sâhiblerinin kitâblarını okuyarak bir nisbet edindiğimizi söylüyorlar. Böyle değildir. Maksad, kendimizi biraz gâfil etmekdir) buyurdu. Bu sözleri, yukarıdaki yazılarımızı kuvvetlendirmekdedir. Fazîletli şeyh Abdülhak-i Dehlevî, hocamızı çok sevenlerdendir “rahmetullahi teâlâ aleyhimâ”. O söyledi ki, Hâce hazretleri vefâtından birkaç gün önce buyurdu ki: (Çok iyi anladım. Tevhîd, dar bir sokak imiş. Geniş cadde başka imiş. Böyle olduğunu önceden de biliyordum. Fekat şimdi çok iyi anladım). Bu sözünden anlaşılıyor ki, son mertebelerinde, tevhîd ile ilgileri kalmamışdı. Başlangıcda tevhîd ma’rifetlerinin de bulunması, bir leke değildir. Büyüklerden çoğunda, ilk zemânlar, böyle bilgiler hâsıl olmuşdur. Sonra, buradan ilerlemişler, yükselmişlerdir.
Sıddîkıyyenin cezbe makâmına kavuşdukdan sonra, hâce Behâüddîn hazretlerinin yolu ile hâce-i Ahrâr hazretlerinin yolu birbirinden ayrılmakdadır. İlmleri ve ma’rifetleri de başkadır. Hâce-i Ahrâr hazretlerinin teveccühünde, annesinin babalarının nisbeti çokdur. Bu nisbet, dedelerine birbirlerinden gelmişdir. Yukarıda bildirilen Fenâ ve yokluk, o büyüklerin nisbetindendir.
Bu fakîr, gençlere dahâ fâideli olmak için, tâlibleri hâce Behâüddîn hazretlerinin yolu ile yetişdirmeği uygun buldum. Bu yolun ilmleri ve ma’rifetleri, islâmiyyetin ilmlerine dahâ yakındır. İslâmiyyetin temelden sarsıldığı böyle bozuk bir zemânda, o yolun bilgilerini yaymağı uygun buldum. Talebeyi yetişdirmek için bu yolu seçdim. Hak teâlâ, eğer (Ahrâriyye) yolunun bu fakîr ile yayılmasını dileseydi, âlemi onun nûrları ile doldururdu. Çünki, bu iki büyüğün her birine, nûrlarını bol bol vermişdir. Her iki büyüğün yetişdirme yolunu açmışdır. İhsân sâhibi, yalnız Allahü teâlâdır. Dilediğine verir. Allahü teâlânın ihsânı çokdur. Fârisî iki beyt tercemesi:
O pâdişâhın ihsânı boldur. İki âlemi bir fakîre verir.
Pâdişâh, bir fakîr kapısına, Gelirse şaşma, büyüklük budur!
Vedduhâ sûresi onbirinci âyetinin, (Rabbinin ni’metlerini anlat!) meâl-i şerîfine uyarak, birkaç gizli bilgiyi açıkladım. Hak teâlâ, Hak tâliblerini, bundan fâidelendirsin! İnanmıyanların inkârlarının artmasından başka birşey olmıyacağını biliyorum. Fekat, yalnız tâliblerin fâideleneceklerini düşünüyorum. İnanmıyanlar hesâba katılmaz ve onlara bakılmaz. Bekara sûresi yirmialtıncı âyetinde meâlen, (Onunla, çoğunu yoldan kaydırır. Çoğunu da, doğru yola kavuşdurur) buyuruldu. Keskin görüşlü olanlar, iyi bilir ki, bir fâide düşünerek bir yolu seçmek, bunun başka yoldan üstün olduğunu göstermez. Öteki yolun dahâ aşağı olduğu anlaşılmaz. Fârisî beyt tercemesi:
Kolay olur şehrin kapısını kapamak.
Mümkin olmaz, düşmânın ağzını kapamak.
Bütün ni’metlerin ve ihsânların sâhibi olan Allahü teâlâya her zemân hamd olsun! Onun Peygamberine ve seçilmiş olan Âline ve en iyi olan Es-hâbına sonsuz salât ve selâm ve düâlar olsun!
4:11 minutes ( 1.93 MB)