346 262-Mektub

262

İKİYÜZALTMIŞİKİNCİ MEKTÛB

Bu mektûb, mevlânâ Muhib Alîye yazılmışdır. Bu yolun bağlıyan bağı, muhabbet olduğu bildirilmekdedir:

Allahü teâlâya hamd olsun. Onun seçdiği insanlara selâm olsun! Lutf edip yazmış olduğunuz mektûb gelerek, bizleri sevindirdi. Çok sevdiğini­zi ve ihlâsınızı bildirdiği için râhatlık verdi. Eski günleri anlatıyorsunuz. Yav­rum! İslâmiyyete uygun hâllerden hangisi üzerinde olursanız olunuz, hiç sı­kılmayınız. Ancak, bu sevgi bağının da kopmaması lâzımdır. Hattâ muhab­bet, hergün artmalıdır. Bu ateş sönmemeli, soğumamalıdır. Her ân alevlen­melidir. Çünki bizleri bağlıyan bağ, (Muhabbet)dir. Bu yolun feyzi, (İn’i­kâs) ile, kalbden kalbe akarak ulaşır. Bu akışda, yakınlık uzaklık farkı yokdur. Ancak, feyzin hızlı veyâ yavaş olmasına ve bu yolun inceliklerini öğrenmeğe te’sîr eder. Bu noktayı, kıymetli oğluma, tarîkati anlatan uzun mektûbun [260. cı mektûbun] sonunda açıklamışdım. Oradan isteyiniz. O mektûbun bir sûretini, kardeşim seyyid mîr Muhammed Nu’mânın arka­daşları da götürdü. Onlardan da isteyiniz! Dahâ uzatmıyorum. Vesselâm. [Evliyânın kalbleri ayna gibidir. Aynaya gelen ışıklar, karşısında bulunan cismler, şekller aynada görülür. Aynanın karşısında bulunan ikinci bir ay­nada ve bunun karşısındaki üçüncü aynada da görünürler. Resûlullahın mu­bârek kalbinden yayılan feyzler, ma’rifet nûrları da, bu kalbe bağlı olan kalblere gelir. Kalbleri bağlıyan bağ, muhabbetdir. Eshâb-ı kirâm, Resû­lullahı çok sevdikleri için, bu nûrlara kavuşdular. Sevgi ne kadar çok olur­sa, gelen feyz de çok olur. Sevmek, inanışı ve işleri ve ahlâkı, onun gibi ol­makdır. Eshâb-ı kirâmın kalblerine gelen feyzler, sonraki asrdaki bunları seven gençlerin kalblerine de geldi. Bunların da islâmiyyete uymaları ko­lay ve tatlı oldu. Her biri birer Velî oldu. Uzak memleketde ve mezârda olan Velîden de feyzler yayılmakda, âşıklarının kalblerine gelmekde, kalbleri nûr­lanmakdadır. Resûlullahın mubârek kalbinden yayılan feyzler, her asrda­ki âşıkların kalblerinden yayılarak, zemânımızdaki Velîlerin kalblerine geliyor ve bunların kalblerinden kendilerini sevenlerin kalblerine ve bu ara­da bizlere de geliyor.]