413 283-Mektub

 283

İKİYÜZSEKSENÜÇÜNCÜ MEKTÛB

Bu mektûb, sofî Kurbâna yazılmışdır. Resûlullahın mi’râc gecesinde Al­lahü teâlâyı görmesi dünyâda olmayıp âhıretde olduğu bildirilmekdedir:

Süâl: Ehl-i sünnet âlimleri, sözbirliği ile diyor ki, Allahü teâlâyı dünyâ­da kimse görmez. Hattâ, Ehl-i sünnet âlimlerinin çoğu, (Resûlullah “aley­hi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmât” mi’râc gecesinde Allahü teâlâyı görme­di) dediler. Huccet-ül-islâm imâm-ı Gazâlî, (Resûlullahın “aleyhissalâtü ves­selâm” mi’râc gecesinde Rabbini görmediği dahâ doğrudur) demişdir. Sen ise, o Serverin mi’râc gecesinde gördüğünü bildiriyorsun. Bunu nasıl açık­larsın?

Cevâb: O Server “aleyhissalâtü vesselâm” mi’râc gecesinde, Rabbini dün­yâda görmedi. Âhıretde gördü. Çünki, O Server “aleyhissalâtü vesselâm” o gece, zemân ve mekân çevresinden dışarı çıkdı. Ezeli ve ebedi bir ân bul­du. Başlangıcı ve sonu, bir nokta olarak gördü. Cennete gideceklerin, bin­lerce sene sonra, Cennete gidişlerini ve Cennetde oluşlarını o gece gördü. Eshâb-ı kirâm arasında malı en çok olanlardan Abdürrahmân bin Avf, Es­hâb-ı kirâmın “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” fakîrlerinden beşyüz se­ne sonra Cennete girecekdir. Onun beşyüz sene geçdikden sonra Cenne­te girdiğini gördü. Ona, niçin geç kaldığını sordu. İşte o makâmdaki gör­mek, dünyâda görmek değildir. Âhıret görmesi ile görmekdir. Ehl-i sünnet âlimleri, dünyâda görülemez buyurdular. Biz ise, âhıretdeki görmekle gör­düğünü söylüyoruz. Bu görmeği dünyâda gördü demek de, mecâz olarak denilmişdir. Dünyâdan gidip gördüğü ve yine dünyâya geldiği için denilmiş­dir. Herşeyin doğrusunu Allahü teâlâ bilir.