241/242 203-Mektub

203

İKİYÜZÜÇÜNCÜ MEKTÛB

Bu mektûb, molla Hüseyne yazılmışdır. Allah yolunda olanların ya­nında bulunmağı övmekdedir:

Allahü teâlâ, hâllerinizi güzel eylesin. İşlerinizi fâideli eylesin! Maksad­larınızı ıslâh eylesin! Şerefli mektûbunuz geldi. Sevgilerinizi bildirdiği için bizleri çok sevindirdi. Allahü teâlâ, bu yolun büyüklerine olan sevginizi art­dırsın! Onlara bağlılık arzûsunu, ömrünüzün sermâyesi yapsın! Hadîs-i şerîfde, (El-mer’ü me’a men ehabbe) buyuruldu ki, (Kişi, sevdiği ile berâ­berdir) demekdir. Bu büyükleri seven, onlarla berâber olur. Onlarla berâ­ber olan, şakî olmakdan [küfrden ve günâh işlemekden] korunmuş olur. Ha-dîs-i şerîfde buyuruldu ki, (İnsanların yapdıklarını yazan meleklerden baş­ka melekler de vardır. Yollarda, sokak başlarında dolaşırlar. Allahü teâlâ­yı zikr edenleri ararlar. Zikr edenleri bulunca, birbirlerine seslenirler. Bu­raya geliniz, buraya geliniz derler. Kanadları ile, onları sararlar. O kadar çok­durlar ki, göke varırlar. Kullarının her işini bilici olan Allahü teâlâ, melek­lere sorarak: Kullarımı nasıl buldunuz, buyurur? Yâ Rabbî! Sana hamd ve senâ ediyorlar ve senin büyüklüğünü söylüyorlar ve senin ayblardan ve ku­sûrlardan temiz olduğunu söylüyorlar, derler. Onlar, beni gördüler mi, bu­yurur? Hayır görmediler, derler. Görselerdi, nasıl olurlardı, buyurur? Da­hâ çok hamd ederlerdi ve dahâ çok tesbîh ederlerdi ve dahâ çok tekbîr söy­lerlerdi, derler. Onlar, benden ne istiyorlar, buyurur? Yâ Rabbî! Cenneti­ni istiyorlar, derler. Onlar, Cenneti gördüler mi, buyurur? Görmediler, der­ler. Görselerdi, nasıl olurlardı, buyurur? Dahâ çok yalvarırlardı, dahâ çok isterlerdi. Yâ Rabbî! Bu kulların Cehennemden korkuyorlar. Sana sığını­yorlar, derler. Onlar Cehennemi gördüler mi, buyurur? Hayır görmediler, derler. Görselerdi, nasıl olurlardı, buyurur? Görselerdi, dahâ çok yalvarır­lardı ve ondan kurtulmak yoluna dahâ çok sarılırlardı, derler. Allahü teâ­lâ, meleklere, şâhid olunuz ki, onların hepsini afv eyledim, buyurur. Yâ Rab­bî! O zikr edenlerin yanında, filân kimse zikr etmek için gelmemişdi. Dün­yâ çıkarı için gelmişdi, derler. Onlar benim müsâfirlerimdir. Beni zikr edenlerle berâberim. Onların yanında bulunanlar da, zarar etmezler, buyu­rur). Bu hadîs-i şerîf ve yukarıda bildirdiğimiz (Kişi, sevdiği ile berâberdir) hadîs-i şerîfi gösteriyorlar ki, bu büyükleri sevenler, bunlarla berâberdir­ler. Bunlarla berâber olanlar, kazançlı olurlar. Allahü teâlâ, bizi ve sizleri, bu büyükleri sevenlerden eylesin! Sevgili Peygamberi, ümmî ve hâşimî olan Muhammed “aleyhi ve alâ âlihi ve eshâbihissalâtü vetteslîmât vette­hıyyât” hurmetine düâmızı kabûl buyursun! Âmîn.

Şeyh İlahdâdın mektûbunda, kendinizden haber veriyorsunuz. Böyle ademler, ya’nî yokluklar, tâliblerde çok görülmekdedir. Çok çalışınız. Ele geçenlerle doymayınız! Fârisî beyt tercemesi:

Çok cilve var, aranan sevgilide, Kavuşdum sanma, bir cilve görünce!

Bu büyüklerle birlikde bulunmak, en fâideli şeylerdendir. Allahü teâ­lâ, bunların sohbetine kavuşdursun! Fârisî beyt tercemesi:

Aşk serhoşlarîle bulun, mey yoksa da, koku geçer. Koku da bulunmaz ammâ, onları görmek de yeter.

Gece gündüz karşısında bulunduğunuz büyük hazretden aldığınız yola sarılınız. (Allah) mubârek ismini, hiçbirşey düşünmiyerek, kalbinizden geçiriniz! Hâzır ve nâzır olduğunu da düşünmeyiniz! Sıfatlarından hiçbiri­ni hâtırınıza getirmeyiniz. Yüreğinizin bulunduğu yerde, gönülde (Allah) ismini hep bulundurunuz! Çok lâzım olan bilgiler, yazmakla anlaşılamaz. Anlatmak lâzımdır. Buluşursak, bildirilir. Buluşuncıya kadar, elinize geçen­leri yazınız. Onları okumak, uzakdan teveccühe sebeb olur. Vesselâm.

Nemâz kalbi temizler, kötülükden men’ eder. Münevver olamazsın, nemâzın kılmadıkça!