114 73-Mektub

Haccı öğrenmesi, hacca gideceği ze­mân farz olur. İşte, herşeyi zemânı gelince öğrenmesi farz-ı ayn olur. Me­selâ evlenmek istediği zemân, nikâh bilgilerini, kadın, erkek haklarını, kadınların özr hâllerini öğrenmesi farz olur. Bir san’ata, ticârete başlayın­ca, bunlardaki emr ve yasakları, fâizi öğrenmesi lâzım olur. Hangi san’ata başlıyacaksa zemânın ona âid fen bilgilerini de mektebde öğrenmesi farz olur. (Meselâ diş tabîbi olacaksa, liseyi ve dişçi mektebini bitirmesi, staj ve ihtisâs yapması farz olur. Her san’at, ticâret, zirâ’at da hep böyledir. Her­kese kendi san’atını okuması, öğrenmesi farz olur. Başka san’at bilgileri­ni öğrenmesi farz olmaz. Harb zemânında da askerliği ve yeni silâhları yap­mak, kullanmak, korunmak için, fen bilgilerini kısaca öğrenmek, her müs­limâna farz-ı ayn, bunlarda ihtisâs kazanmak ise farz-ı kifâyedir).

Harâmları öğrenmek de, herkese başka dürlü farz olur. Meselâ, erkek­lerin ipek giydiği bir yerde bulunanların, ipek giymenin harâm olduğunu öğrenmesi ve bilenlerin bilmiyenlere öğretmesi farz olur. (Sun’î ipek giy­mek erkeklere de harâm değildir). Alkollü içkiler içilen, domuz eti yinilen, başkasının hakkı, fâiz, rüşvet alınan, kumar oynanan yerde bulunanların, bunların harâm olduğunu öğrenmesi farz olur. Kadın erkek birlikde otu­ranların da mahrem ve nâmahrem olan kadınları, ya’nî bakmak câiz olan ve olmıyan kadınları öğrenmesi farz olur. [Kadınların, kızların açık gezdi­ği, erkeklerin de dizden yukarısını açdığı yerlerde bulunan müslimânların, örtmesi farz olan yerlerini öğrenmeleri lâzımdır. Bu yerlerini açmak ve baş­kasının açık yerine bakmak günâh olduğu gibi, bunu bilmemek de ayrı gü­nâhdır.]

Kalbe âid bilgileri, ya’nî ilm-i ahlâk öğrenmek, her erkeğe ve kadına farz-ı ayndır. Meselâ (Hıkd) “ya’nî kin bağlamak”, (Hased) [Başkasında bulunan ni’metin onda olmayıp, kendinde olmasını istemekdir. Onda ol­duğu gibi, kendisinde de olmasını istemek hased değildir. Buna (Gıbta) etmek, imrenmek denir ki sevâbdır], (Kibr) [Kendini büyük bilmek, üs­tün görmekdir. Kibrli olana karşı kendini büyük göstermek, kibr olmaz. Sadaka vermek gibi sevâb olur], (Sû’i zan) etmek [İyi insânı fenâ bilmek] gibi şeylerin harâm olduğunu öğrenmek, her mü’mine farz-ı ayndır. Gö­rülüyor ki, îmânı, ya’nî Ehl-i sünnet i’tikâdını kısaca öğrenmek ve iyi ve kötü huyları öğrenmek, farz-ı ayndır. Ya’nî, herkesin öğrenmesi farzdır. Abdesti, guslü, nemâzı ve orucu ve harâmları da, her müslimânın öğren­mesi farz-ı ayndır. Cenâze nemâzını, ölüye hizmeti ve san’at ve ticâret bil­gilerini (ve bugünün silâhlarını yapmak ve kullanmak için, fen bilgileri­ni iyi) öğrenmek farz-ı kifâyedir. Ya’nî lâzım olan kimselerin öğrenmesi farz olup, başkalarına farz olmaz. Fekat, lüzûmu kadar kimse öğrenmez­se, bütün müslimânlar, hükûmet ve millet, büyük günâha girer. Meselâ, doktor olacak kimsenin lise ve tıbbiyyede okuması farz olup, mühendis ola­cak kimsenin tıbbiyyede okuması farz değildir. İbni Âbidîn “rahmetulla­hi aleyh” (Dürr-ül-muhtâr) şerhinde, ön sözde diyor ki: (Ulûm-i nakliy­yeden ya’nî din bilgilerinden kendine lâzım olanları öğrenmek farz-ı ayn­dır. Bundan fazlasını öğrenmek ve ulûm-i akliyyeden fâideli olanları öğ­renmek farz-ı kifâyedir). Nemâzda kırâ’eti anlatırken diyor ki: (Bir âyet ezberlemek, herkese farz-ı ayndır. Fâtihayı ve üç âyet veyâ bir kısa sûre ezberlemek vâcibdir.