Hutbede, hazret-i Mu’âviye için (Kardeşlerimiz, bizden ayrıldı. Onlar kâfir ve fâsık değildir. İctihâdları böyle oldu) buyurdu. Kendisine karşı harb eden Talha “radıyallahü anh” şehîd olunca yüzünden toprakları sildi. Nemâzını kendi kıldırdı. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, (Mü’minlerin kardeş olduğunu) bildiriyor. Feth sûresinin son âyet-i kerîmesi, (Eshâb-ı kirâmın birbirleri ile sevişdiklerini) haber veriyor. Eshâb-ı kirâmdan birisini bile sevmemek ve hele düşmanlık etmek, Kur’ân-ı kerîme inanmamak olur. Ehl-i sünnet âlimleri, Eshâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” üstünlüklerini iyi anladılar. Hepsini sevmemizi emr etdiler. Müslimânları felâketden kurtardılar.
[1] Mu’âviye bin Ebû Süfyân, 60 [m. 680] de Şâmda vefât etdi. Amr ibni Âs 43 [m. 663] de Mısrda vefât etdi.
Ehl-i beyti ya’nî Alîyi “radıyallahü anh” ve bütün evlâdını, soyunu sevmiyenlere ve Ehl-i sünnetin göz bebeği olan bu büyüklere düşmanlık edenlere, (Hâricî) denir. Bugün hâricîlere (Yezîdî) denilmekdedir. Yezîdîlerin, dinleri, îmânları çok bozukdur.
Eshâb-ı kirâmın hepsini severiz deyip de, onların yolunda bulunmıyan, kendi bozuk düşüncelerine, Eshâbın yoludur diyenlere, (Vehhâbî) denir. Vehhâbîlik, mezhebsiz din adamı Ahmed ibni Teymiyyenin kitâblarındaki sapık fikrleri ile, Hempher denilen ingiliz câsûsunun yalanlarının karışımından hâsıl oldu. Vehhâbîler, Ehl-i sünnet âlimlerini, tesavvuf büyüklerini ve şî’îleri beğenmiyor, hepsini kötüliyorlar. Müslimân, yalnız, kendilerini sanıyorlar. Kendileri gibi olmıyanlara müşrik diyor. Bunların malı, canı vehhâbîlere halâldir diyorlar. (İbâhî) oluyorlar. Nasslardan, ya’nî Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden, yanlış, bozuk ma’nâlar çıkararak, müslimânlığı bu ma’nâlar zan ediyorlar. Edille-i şer’iyyeyi ve hadîs-i şerîflerin çoğunu inkâr ediyorlar. Dört mezhebin âlimleri, Ehl-i sünnetden ayrılanların, dalâlete sapdıklarını, islâmiyyete çok zarar verdiklerini, birçok kitâblarında vesîkalarla isbât etdiler. Dahâ geniş bilgi almak için türkçe (Kıyâmet ve Âhiret), (Se’âdet-i Ebediyye) kitâblarını ve arabî (Minha-tül-vehbiyye), (Et-Tevessül-ü bin-Nebî ve bis-Sâlihîn), (Sebîl-ün-necât) ve fârisî (Seyf-ül-ebrâr) kitâblarını okuyunuz! Bu kitâblar ve bid’at ehline red olarak yazılmış birçok kıymetli kitâblar İstanbulda (Hakîkat Kitâbevi) tarafından basdırılmışdır. (İbni Âbidîn)in[1] üçüncü cildinde bâgîleri anlatırken ve türkçe (Nimet-i islâm) kitâbının nikâh bahsinde, vehhâbîlerin ibâhî oldukları açıkca yazılıdır.