Sa’îd de, (Bu sözler uydurmadır. Gizlice ortaya atılıyor. Herkes inanıyor. Bu yalanları çıkaranları bulmalı ve öldürmeli) dedi. Amr ibni Âs, (Sen yumuşak davrandın. Yerine göre sertlik göstermelisin) dedi. Halîfe, vâlîlerle Medîneye geldi. Alî ve Talha ve Zübeyri de çağırdı. Mu’âviye, söz alarak, (Siz Eshâbın yükseklerisiniz. Halîfeyi seçdiniz. Şimdi ihtiyâr oldu. İleri atılmayınız) dedi. Hazret-i Alî, bu sözlere üzüldü. (Sus) dedi. Dağıldılar. Mu’âviye, halîfeyi Şâma çağırdı. Kabûl eylemedi. (Öyle ise, seni korumak için asker göndereyim) dedi. Halîfe, (Resûlullahın komşularına baskı yapmak istemem) dedi. Hazret-i Mu’âviye, (Sana kıyacaklarından korkuyorum) deyince, Halîfe, (Allahın dediği olur) buyurdu. Bunun üzerine Mu’âviye, yol elbiselerini giyerek, Alî ve Talha ve Zübeyr ve başka Sahâbîlerle görüşüp, halîfeyi onlara emânet ve herbirine vedâ’ ile Şâma gitdi. Ayrılırken, (Ebû Bekr dünyâyı istemedi. Dünyâ da Ona yanaşmadı. Ömere dünyâ yanaşdı. O dünyâyı red eyledi. Osmâna dünyâdan az birşey geldi. Biz ise dünyâya daldık) dedi.
İbni Sebe’in adamları, Mısr ve Kûfede toplanarak birkaç bin kişi, hacca gideceğiz, diyerek, Medîneye geldiler. Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” şehîd edildi. Şâmdan ve Kûfeden imdâda gelen askerler yetişemedi.
Kısas-ı Enbiyânın, birinci cihân harbindeki baskısından aldığımız yukarıdaki yazılar, hazret-i Mu’âviye ile hazret-i Amr ibni Âsın, ne kadar sâdık, hâlis müslimân olduklarını, Eshâb-ı kirâm arasındaki derecelerinin yüksekliğini, islâmiyyete hizmetlerini ve kâfirlerle cihâddaki gayretlerini açıkca göstermekdedir. Kısas-ı Enbiyâ kitâbı, Abbâsî târîhçilerinin, Emevîleri kötülemek ve kendi hükûmetlerine yaranmak için, yazdıkları târîhlerindeki uydurma hikâyelerin te’sîri altında yazılmış olduğu hâlde, yukarıda bildirdiğimiz gerçekleri de bizlere haber vermekdedir. Deve ve Sıffîn vak’alarını anlatırken, Abbâsî târîhlerindeki bu iki büyük Sahâbînin ve Ebû Süfyân “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin şânlarına yakışmıyan iftirâları da katmış ise de, seçerek yukarıya yazdıklarımızı okuyan keskin görüşlü ve anlayışlı kimseler, Eshâb-ı kirâmın büyüklüğünü hemen anlarlar. Kısas-ı Enbiyâdaki onları lekeliyen yazıların uydurma ve iftirâ olduğunu kavrarlar.
32 — (Eshâbdan ve Mu’âviyenin Amr bin Âs ile berâber Mısra gönderdiği kumandanlardan Mu’âviye bin Hadîc, Aliyyül Mürtezânın elçilerinden Muhammed bin Ebî Bekri katl etdikden sonra, eşek lâşesinin içine koyarak yakmışdır. Bu fâci’aya insan ne diyeceğini bilmez oluyor) diyor.