Selef-i sâlihîn “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, hep böyle çalışıp kazanırlardı. Halâl kazanmanın sevâblarını bildiren pekçok hadîs-i şerîf vardır. Muhammed bin Sâlim hazretlerine: Çalışıp kazanalım mı, yoksa yalnız ibâdet yapıp tevekkül mü edelim dediklerinde, (Tevekkül etmek, Resûlullahın hâlidir. Çalışıp kazanmak da, Onun “sallallahü aleyhi ve sellem” sünnetidir. Çalışıp da tevekkül ediniz) buyurdu. Ebû Muhammed bin Menâzil, (Çalışıp da tevekkül etmek, bir yere çekilip ibâdet yapmakdan hayrlıdır) buyurdu.
Yimekde, içmekde adâleti, ya’nî orta hâlde olmağı gözetmelidir. Gevşeklik verecek kadar çok yimemeli. İbâdet yapamıyacak kadar da, perhîz etmemelidir. Evliyânın büyüklerinden Şâh-i Nakşibend “kuddise sirruh” hazretleri buyurdu ki, (İyi yi, iyi çalış!). Sözün kısası, ibâdet ve iyilik yapmağa yardımcı olan herşey, iyi ve mubârekdir. Bunları azaltanlar da, yasakdır. Her iyi işde, niyyete dikkat etmelidir. İyi niyyet olmadıkça, o işi yapmamalıdır.
İslâmiyyete uymıyanlardan, bid’at ve günâh işleyenlerden uzlet etmeli, ya’nî bunlarla görüşmemelidir. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Hikmet, on kısmdır. Dokuzu uzletdedir. Biri de, az konuşmakdadır.) Böyle insanlarla zarûret kadar görüşmelidir. Vaktleri, çalışmakla, zikr, fikr ve ibâdetle geçirmelidir. Eğlenecek zemân, öldükden sonradır. Sâlih, temiz ve ehl-i sünnet olan müslimânlarla “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” görüşmeli, onlara fâideli olmalı ve onlardan fâidelenmelidir. Ehl-i sünnet olmak, dört mezhebden birinde olmak demekdir. Lüzûmsuz, fâidesiz sözlerle, zemânları zâyi’ etmemelidir. [Zararlı kitâbları, gazeteleri okumamalı, böyle radyoları, televizyonları dinlememeli, seyr etmemelidir. İslâm düşmanlarının kitâbları, gazeteleri, radyoları, televizyonları, dîni, islâmiyyeti yok etmek için sinsice çalışıyor. Gençleri, dinsiz, ahlâksız yapmak için, plânlar kuruyorlar. Bunların tuzaklarına düşmemelidir.]
İyi, kötü, herkese, güler yüz göstermeli. [Fitne çıkarmamalı. Düşman kazanmamalıdır. Hâfız-ı Şîrâzînin, dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idâre etmelidir sözüne uymalıdır.] Afv dileyenleri afv etmelidir. Herkese karşı iyi huylu olmalıdır. Kimsenin sözüne karşı gelmemeli. Münâkaşa etmemelidir. Herkese yumuşak söylemeli, sert söylememelidir. Şeyh Abdüllah Bayal “kuddise sirruh” buyurdu ki, (Tesavvuf, nemâz ve oruc ve geceleri ibâdet etmek demek değildir. Bunları yapmak her insanın kulluk vazîfesidir. Tesavvuf, insanları incitmemekdir. Bunu hâsıl eden, vâsıl olmuşdur).