Kadın, zevcin evinde iddet bekler. Bâin talâkda, fâsık zevc, eve sokulmaz. Üçden az bâin talâkda iddetden önce veyâ sonra, yeni bir nikâhla tekrâr alabilir.
Hıdâne — Ayrılıkda, çocuğu yetişdirmek, başkası ile evli olmayan ananın hakkıdır. Anadan sonra, anne anneye, sonra baba anneye verilir. Bundan sonra kız kardeşe, sonra teyzeye verilir. Çocuk kimde olursa olsun, nafakasını babası verir. Kadın fakîr ise, çocukla birlikde yiyebilir. Babası yoksa, çocuğun malından sarf edilir. Malı da yoksa, kendilerinin teberru’ etmeleri vâcib olur. Malı olmıyan yetîm kıza, anası ücret ile, halası parasız bakmak isterse, halasına verilir. Küçük kızı, başkası ile evli anası ve anasının teyzesi ve halası isteseler, hıdânesi için anasının teyzesine verilir. Oğlan yedi yaşına gelince, kız bâliga olunca, babasına zorla verilir. Babası yoksa, fâsık olmıyan asabeleri alabilir.
TENBÎH — Erkek, nişan için gönderdiğim şeyler mehr idi dese, kadın ise, hediyye idi dese, yinecek şeyler hediyye olur. Başka şeyler, mehr olur. Kızın babasının veyâ akrabâsının, nikâha veyâ kızı vermeğe râzı olmaları için dâmâddan istedikleri para veyâ mal, rüşvet olur. Dâmâd, verdiklerini düğünden sonra, onlardan geri alabilir. Kendiliğinden düğün masrafı verirse, câiz olur. Verdiği, kız için sarf edilir. Bir kimse, kızına düğünlük verdiğini geri alamaz.
Evlenmek istiyen bir erkeğin, nikâhın ehemmiyyetini, nasıl yapılacağını, alacağı kızı seçerken nelere dikkat etmek lâzım olduğunu ve zevcesine, çocuklarına ve akrabâsına karşı vazîfelerini, önceden öğrenmesi lâzımdır. Bunları öğrenmek için, Muhammed bin Kutbüddîn İznîkînin (Mürşid-ül-müteehhilîn) ve (Mürşid-ün-nisâ) kitâblarını okuması çok fâidelidir.
Zevceye karşı iyi huylu, güler yüzlü olmalı. Onun yanlış hareketlerine, akla uymıyan sözlerine ve işlerine sabr etmelidir. Onunla tatlı konuşmalı. Onun seviyyesine ve aklına uymalıdır. Onunla şakalaşmalı, oynamalıdır. Yimede, giyinmede, gücü yetdiği kadar eli açık olmalıdır. Dinde, müslimânlıkda, kadınların bilmesi farz olan şeyleri, elbette öğretmeli, islâmiyyete uyan, doğru din adamlarının yazmış olduğu ilmihâl kitâbı alıp, okutmalıdır. Çok zevcesi olan, aralarında adâlet, eşitlik yapmalıdır. Bunların hepsi sünnetdir. Zevcenin giyinmesinde, evden dışarı çıkmasında, çok sıkı davranmamalı ve başı boş da bırakmamalıdır. Kendini ve zevcesini şübheye, iftirâya düşürecek hâllerden sakınmağa çok önem vermelidir. Zevceyi, yabancı erkeklerin bulunduğu yerlere göndermemeli, yabancıları görmesine mâni’ olmalıdır. Ev işleri ile vakt geçirmesi, onun zevkı olmalıdır. Ona sert davranmamalıdır. Şaka olarak da, kızgın olunca da, hiçbir zemân boşamak, ayrılmak lâfını ağza almamalı, bir def’a dahâ evlenmek lâfı etmemelidir.
Hayâlin önümde, parlak ay gibi, zulmeti gideren mehtâba benzer,
bu âlem görünür bir serây gibi, ışık olmayınca, zindâna benzer!
Bu sesler yabancı, özler yabancı, bakışlar yabancı, gözler yabancı;
dudaklar gülse de, ma’nâ yabancı, gördüğüm rü’yâlar, bir zanna benzer!
Güllerin başkadır, ateşin başka, aşkınla tutuşan, bülbülün başka;
şu elin güzeli değmiyor aşka, bir güzel görmedim, cânâna benzer!
Bakdıkca yakından güneş yüzüne, dahâ çok inandım tatlı sözüne,
şifâsın, rûhumun üzüntüsüne, sohbetin her derde dermâna benzer!
Ayrılık yakıyor gece ve gündüz, geceden karanlık oluyor gündüz,
bu yıl da gurbetde geçen ömrümüz, cefâsı bitmiyen, devrâna benzer!