Haremeyne her sene Surre alayı göndermek güzel âdetini çıkarmışdır. 1080, 1081.
659 — MUHAMMED HÂN-III: İslâm halîfelerinin yetmişsekizincisidir ve Osmânlı pâdişâhlarının onüçüncüsüdür. Üçüncü Murâd hânın oğlu ve birinci Ahmed hânın babasıdır. Eğri fâtihidir. 974 [m. 1566] de tevellüd, 1012 [m. 1603] de vefât etdi. Ayasofya câmi’i bağçesindeki türbesindedir. Bu türbede, Ahmed hânın vâlidesi Handan sultân ve Ahmed hânın üç şâhzâdesi ile altı kerîmesi ve Murâd hânın onbeş kerîmesi olmak üzere yirmialtı sandûka vardır. Türbenin hâricinde de Murâd hânın dört kerîmesi vardır. Üçüncü Muhammed hânın oğlu, birinci Mustafâ hân, babasının türbesi yanındaki türbesindedir. Sultân Mustafâ türbesinde onbeş sanduka olup, birâder zâdesi İbrâhîm hân ve dördüncü Murâd hânın kerîmesi İsmihân sultân ve şâhzâde ve sultânlar vardır. 1003 [m. 1593] de halîfe oldu. Celâlî eşkıyâsı ile ve Macarlarla uğraşdı. İçkiyi sıkı yasak edip, bütün meyhâneleri kapatdı. Bunun zemânında, 1012 [m. 1603] de tütün içilmeğe başlandı. 733, 1099, 1119, 1124, 1149, 1150.
660 — MUHAMMED HÂŞİM-İ KEŞMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Asyada Bedahşânın Keşm kasabasındandır. Seyyid Muhammed Nu’mân hazretlerinin huzûrunda tevbe ve inâbet eyledi. Sohbetinde yetişip, Seyyid hazretlerinin işâreti ile, [1031] senesinde, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbeti ile şereflendi. İmâm-ı Rabbânî iki sene askerde kaldığı zemân hep hizmetinde bulunup, teveccüh ve ihsânlarına kavuşdu. Hâşim-i Keşmî diyor ki, seyyidim Muhammed Nu’mân buyurdu ki, Burhânpur şehrinin câmi’inde Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” dört halîfesi ile rü’yâda gördüm. Beni görünce, hazret-i Sıddîk-ı ekbere karşı buyurdu ki, (Şeyh Ahmedin kabûl etdiği kimseyi biz de ve Allahü teâlâ da kabûl ederiz. Şeyh Ahmedin red etdiği kimseyi, biz de ve Allahü teâlâ da red ederiz.) Bu sözü işitince, İmâm-ı Rabbânînin makbûllerinden olduğum için, Cenâb-ı Hakka şükr eyledim.
Hâşim-i Keşmî, hazerde ve seferde, İmâm-ı Rabbânînin meclis-i şerîfinde bulunmakla şereflendi. Binotuzüç senesinde (Mektûbât)ın üçüncü cildini toplamağa başladı. 1040 da temâm oldu. [1037] hicrî senesinde (Berekât) veyâ (Zübde-tül-makâmât) ismlerini verdiği kitâbı yazarak, bu se’âdet güneşinin ve üstâdlarından ve talebesinden meşhûr olanların kerâmetlerini, hâl tercemelerini insanlığa duyurdu. (Berekât) kitâbı, fârisî olup, Bombayda basılmışdır. İstanbulda (Murâd molla) kütübhânesinde, [1317] numarada (Makâmât-i Ahmediyye) adı ile, el yazması mevcûddür. Binüçyüziki ve binüçyüzyedi senelerinde Hindistânın Rampur ve Lüknov şehrlerinde basılmış, 1396 [m. 1976] da İstanbulda ikincisi ofset yolu ile tekrâr basılmışdır. İkinci cildin altmışbeşinci mektûbu buna yazılmışdır. 1054 [m. 1645] de Burhânpur şehrinde vefât etdi. Muhammed Hâşim sâhib cân başkadır. 905, 924, 926, 927, 929, 1111, 1121.
661 — MUHAMMED HAYÂT “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Şeyh Muhammed Hayât muhaddis Medenî Sindî 1163 [m. 1749] de Medînede vefât etdi. Babası İbrâhîmdir. Hanefî fıkh âlimidir. Nevevînin (Erba’în)ini, Münzirînin (Tergîb)ini ve (Hikem-i Atâıyye)yi şerh, İbni Hacerin (Zevâcir)ini ihtisâr etmişdir. Mezheb taklîdini bildiren (Gâyet-üt-tahkîk) ve (Nihâyet-üt-tedkîk) risâlesini 1413 [m. 1992] de, Hakîkat Kitâbevi basdırmışdır. 208, 466. (Misbâh)ın 103.cü sahîfesi.
662 — MUHAMMED KASSÂB : Sôfiyye-i aliyyedendir. Dâmeganda va’z verirdi. (Kör olanlar yalnız sıfata bakar. Ni’metleri, ihsânları görür. Sôfiyye ise, zâta, ihsân yapana bakar. Zâtdan başka olan şeyler perdedir, mâni’ olur) derdi.
663 — MUHAMMED MA’SÛM-İ FÂRÛKÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruhümâ” hazretlerinin üçüncü oğludur. [1007] yılında Serhendde tevellüd, binyetmişdokuz 1079 [m. 1668] da orada vefât etdi.