Hazret-i Ömerin “radıyallahü anh” elçisi ile, Hassân bin Sâbite “radıyallahü anh” hediyyeler göndermişdi. Hassân bin Sâbit, hazret-i Ömerin kapısına gelip, içeri girerek selâm verdi. Ey mü’minlerin emîri! Ben Âl-i Cefnenin hediyyelerinin kokusunu duyuyorum, dedi. Hazret-i Ömer “radıyallahü anh”, evet Cebele-i Gassânî sana hediyye göndermiş, dedi. Bu hâdiseyi nakl eden kimse şöyle demişdir: Hassân bin Sâbitin hâdiseden hiç haberi olmadığı hâlde, yalnız kokusuyla Âl-i Cefnenin hediyyeleri olduğunu anlamasına hayret eder, hiç unutmam.
AMR BİN MÜRRETİL-CÜHENÎ “radıyallahü teâlâ anh”
Müslimân oldukdan sonra, kavmine gidip, onları islâma da’vet etmek için, Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” izn istedi. Kavmine gidip onları islâma da’vet etdi. Kavminden bir kişi hâric hepsi müslimân oldular. Îmân etmeyen o kimse: Ey Amr! Allah senin hayâtını sana zehr etsin. Bizim putlarımızı terk etmemizi ve atalarımızın dîninden dönmemizi istiyorsun, dedi. Amr “radıyallahü anh” ona, ikimizden hangimiz yalan söylüyorsa, Allah onun hayâtını zehr etsin, dedi. O şahsın dudakları ve ağzı parçalanıp döküldü. Yidiği yemeğin tadını alamazdı. Sonra gözleri kör oldu, dili tutuldu ve bu hâl üzere öldü.
İHBÂN “radıyallahü teâlâ anh”
Vefât edeceği sırada, beni iki parça elbise ile kefenleyin diye vasıyyet etdi. Vefât edince iki elbise ve bir de gömlek ile kefenleyip defn etdiler. Sabâhleyin, o gömleği elbiselerin üzerine bırakıldığı bir ağaç üzerinde gördüler. Bu gömlek onun mu, yoksa başkasının mı diye tereddüt etdiler. O gömleği diken terziyi buldular ve sordular. Terzi yemîn ederek, bu gömlek, İhbân “radıyallahü anh” defn edildiği zemân üzerinde olan gömlekdir, dedi.
EBÛ KURSÂFE “radıyallahü teâlâ anh”
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Ebû Kursâfeye “radıyallahü anh” bir elbise giydirmişdi. Halk ona düâ için gelir, o da onlara düâ edip, Allahü teâlâdan bereket dilerdi.