Yâ Resûlallah! Ben âlim değilim. Kâdîlık yapacak hükmleri bilmem, dedim. Mubârek elini göğsüme koydu ve (Yâ Rabbî! Kalbine hidâyet et ve lîsanına istikâmet ver) diye düâ buyurdu. Ondan sonra iki kimse arasında hükm vermekde hiç şübheye düşmedim.
• Yine hazret-i Alî “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bana, benim deveme binerek Yemene git. Yemen yakınında falan tepeye varıp, üzerine çıkdığın zemân, halkın seni karşılamaya geldiğini göreceksin. Orada taşa toprağa Resûlullah size selâm söyledi diye söyle, buyurdu. O tepeye varınca halkın beni karşılamaya geldiğini gördüm. Esselâmü aleyküm ey taşlar ve topraklar. Resûlullah size selâm söyledi, dedim. O ânda birden bire yeryüzünde bir uğultu ve gürültü kopdu. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” selâmına cevâb verdiler. Beni karşılamaya gelenler bu hâli görünce, îmân etdiler.
• Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” bir gün Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûruna gelip, yâ Resûlallah! Senden işitdiklerimi unutuyorum, diye şikâyetde bulundu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ridânı yere ser, buyurdu. Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” ridâsını yere serdi. Resûlullah mubârek elini uzatıp havadan bir kerre veyâ üç kerre birşey alıp ridânın içine bırakdı. Ridânı topla ve göğsüne koy buyurdu. Ebû Hüreyre buyurduğu gibi yapdı. Ondan sonra işitdiği hiçbir şeyi unutmadı.
• Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Annem müşrik bir kadın idi. Ne kadar islâma da’vet etdiysem de kabûl etmedi. Bir gün yine onu islâma da’vet etdim. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hakkında bir söz söyledi. Çok incindim. Ağlayarak Resûlullahın huzûruna gitdim. Bu durumu anlatıp, yâ Resûlallah, bir düâ ediniz de Allahü teâlâ Ebû Hüreyrenin annesine îmân nasîb etsin dedim. “Yâ Rabbî, Ebû Hüreyrenin annesine hidâyet ver” diye düâ buyurdu. Anneme müjde vereyim diye eve gitdim. Evin kapısını kilitli buldum. İçerden su sesleri geliyordu. Gusl abdesti aldığını anladım.