418

● Sâhib-i hakîkînin [hakîkî sâhibin] fermânına itâ’at ve boyun eğmek lezzetini, harâmlardaki lezzetden ziyâde bilmek gerekdir. Ni’metleri ihsân eden Allahü teâlânın bir kimseden ve onun işinden râzı olması ni’meti, diğer lezzetlerin tadı ile bir olmaz. 4/211.

● Sâlih-i vefâ [vefâ sâhibi sâlih], hayr ameli işler. Lâkin ma’siyyetden [kötülüklerden] kaçınmak sıddîkların işidir. 5/112.

● Sâlih kimsenin gördüğü rü’yâlar, müjdedir ve istidâdı haber verir. Çok vâki’ olur ki, o istidâdı gösteren rü’yâ zuhûra gelir. Ve ekseriyâ dahî zuhûra gelmez. Cân fedâ eylemek gerekdir ki, iş, sözden işe ve işitmekden ele-avuca gele. [Adını duymakla kalmıya, ele geçe.] 4/200.

● Sabâhat, hüsn-i tafsilidir ki, [yüz güzelliğinin açıklanmasıdır ki], onunla boy güzelliği, yüz güzelliği ve göz güzelliği ve kaş güzelliği diye ta’bîr olunur. Hâlbuki, melâhat, bir hüsndür ki [görülmiyen güzellik, bir güzellikdir ki], ma’nevî ve zevkîdir. Ve ta’bîr ölçüsünün dışında ve ötesindedir. [Ta’bîri mümkin değildir.] 4/113.

● “Sabâh ve akşam rızkı olup, dilenen, Cehennem ateşini çoğaltır.” Hadîs-i şerîf. 5/37.[Hak Sözün Vesîkaları: 337.]

● Muhammed Sıbgatullah, Muhammed Ma’sûm “kuddise sirruh”un mahdûmzâdeleridir. 4/231.

● Sohbet, dünyâ için olup, âhiret düşünülmez ise, dünyâ için ve âhıret için hüsrândır. 4/31.

● Sâlihlerin sohbetini arayınız. 4/14.

● Sohbet-i fukarâ ve sulehâ [dervişlerin ve sâlihlerin sohbetine] ve ahkâm-ı islâmiyyeye uygun olan şeylere rağbet edip, ahkâm-ı islâmiyyenin hilâfına [muhâlif] iş gördükleri mahalden kaçalar. 5/99.

● Sohbet-i pîr [pîrin sohbeti] müyesser olmazsa, kayıtsız [tam bir] muhabbet ile de [uzakdan] feyz alınır. Yalnız bu ikisinin arasında büyük fark vardır. 6/47.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.