418

● Hak teâlâ verâ’-ı âfâk ve enfüsdür [âfâk ve enfüsün ötesidir]. Onun tâlibi âfâk ve enfüsden geçmedikçe, ma’rifet el-de edemez [kavuşamaz]. 4/205

● Hak teâlâ verâ’ül verâ’dır [ötelerin ötesidir]. Sümme verâ’ül verâ’dır [yine ötelerin ötesidir]. Bu ötelerin ötesi olmak, kurb yönündendir. Uzaklıkda değildir. Her ne ki tasavvur olunur ise, hattâ bir kimsenin zâtından dahî ziyâde ona yakındır. Aklın ondan haberdâr olması zordur. Cânib-i bu’dün verâ’iyyeti cevelangâh-ı vehmîdir. [Uzaklık ciheti ile ötelerin ötesi olması vehmin anlıyacağı şeydir]. Hâlbuki yakınlıkda olan bir verâ’iyyeti vehm ve hayâl, anlıyamaz ve kendine, kendinden ziyâde yakınlığı tasavvur eylemeğe kâdir değildir. 4/205.

● Hak teâlânın ihâtası mücmelin müfassalı ihâtası gibidir. Meselâ kelime, aksâmında câri’ olduğu gibidir. 6/16 [Kıyâmet ve Âhıret: 104, Cevâb Veremedi: 358.]

● Hak teâlâ hiç-birşeye hulûl etmez. Mahlûkâtın ba’zısının, vâcib-i teâlânın nûrlarının zuhûruna liyâkati [kâbiliyyeti] vardır. Ve sengi (taş) ve külûh (toprak keseği), sâhibi liyâkat değildir. Dünyâda rü’yet vâki’ olmaz. 3/12.

● Hak teâlâya, mümkinâtın madde ve heyûlâsıdır demek, çok kötü bir çirkinlikdir. 6/16[Kıyâmet ve Âhıret: 104, Cevâb Veremedi: 358.]

● Hak teâlânın âleme nisbeti [bağlılığı], hâlıkıyyet [hâlık olması] ve mahlûkların onun mahlûku olması ciheti iledir. Sûrî ve zıllerle ilgili nisbet var ise, ismlere ve sıfatlaradır. 5/132.

● Hak teâlâ ne dâhil-i âlemdir, ne hâric-i âlemdir. Ne muttasıldır [bitişikdir], ne münfasıldır [ayrıdır]. 5/108.

● Hak teâlâya ilm ve fehm vâsıtası ile aşk-i ilâhî [ilâhî aşk] hâsıl olmaz. Aşk-ı ilâhî, sülûke bağlıdır. [Tesavvuf yolunda sülûk yapmak, ilerlemek lâzımdır]. 5/69

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.