418

● Vahdet-i vücûda bağlı olanlar [tutulanlar] zıllı asldan fark edememişlerdir. 1/234.[Mektûbât Tercemesi: 286.]

● Vahdet-i cemâl, hazret ilme tesmiye olunur ki, te’ayyün-i evvelin ya’nî hakîkat-i Muhammedînin zıllıdir. 3/122.

● Vahşî “radıyallahü anh”, Veysel Karnîden üstündür. 1/210. [Mektûbât Tercemesi: 251.]

● Vera’, islâmiyyetin men etdiği şeyleri terk etmekden ibâretdir. 3/41. [Se’âdet-i Ebediyye: 778.]

“Vera’ ile dîniniz kâimdir [ayakdadır].” Hadîs-i şerîf. 2/81. [Se’âdet-i Ebediyye: 96.]

● Vera’ ve takvâ, yasaklardan sakınmak demek olup, zarûriyyât-i dindendir. 1/286.[Mektûbât Tercemesi: 420.]

● Vera’, ya’nî harâmlardan kaçmadıkça ve mubâhların fazlasından kaçınmadıkca ele geçmez. 1/286. [Mektûbât Tercemesi: 420.]

● Vera’ın temâm olması için, lîsanını gıybetden korumalı, sû’i zandan kaçınmalı, kimse ile alay etmemeli, yabancı kadınlara, kızlara bakmamalı, doğru söylemeli, Allahü teâlânın ni’metlerinin çokluğunu düşünerek, kendini ucbdan [beğenmekden kurtulmalı], malı boş yerlere harc etmemeli, nefsi için mevki’, makâm istememeli, nemâzları vaktinde kılmalı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri îmân ve iyi işleri öğrenip, kendini bunlara uydurmalı. 2/66. [Se’âdet-i Ebediyye: 97.]

● “Zerre miskâli vera’, nâfile sadaka, oruc ve nemâzdan hayrlıdır.” Hadîs-i şerîf. 2/66.[Se’âdet-i Ebediyye: 97.]

● Vasl-ı uryânî, nûrânî perdelerin temâmen kalkmasından [yok olmasından] sonradır. 2/42. [Se’âdet-i Ebediyye: 933.]

● Vüsûl, nübüvvet mertebesinde, husûl, vilâyet makâmında olur. 1/302. [Mektûbât Tercemesi: 482.]

● Vüsûl [ulaşma, yetişme] ile ittisal [kavuşma] meyânında fark çokdur. 1/220.[Mektûbât Tercemesi: 266.]

 

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.