buyurdu. Hâce Muhammed Bâkî-billah:
Ne kadar çok içirsen de bana,
ateşim artıyor senden yana!
buyurdu.
Bâtında yükselmeğe çalışmak vâcib olduğu için, Rehber aramak da vâcib olmakdadır. Çünki, Rehber “rahmetullahi aleyh” arada olmaksızın Allahü teâlâya kavuşmak, çok az kimseye nasîb olmuşdur. Bunun için, Celâlüddîn-i Rûmî:
Rehberden başka yokdur insanı çeken,
bir Rehber ara, ona sarıl pek muhkem!
buyurdu. Fekat, yalancı Rehberlere aldanmamalıdır.
Mürşid-i kâmilin alâmeti, Ehl-i sünnet i’tikâdında olması ve islâm ahkâmına tâm uymasıdır. Sözleri, hareketleri islâm ahkâmına uygun olmıyan, [karısının, kızının, kolları, başları açık gezmelerine mâni’ olmıyan] kimse, havada uçsa da, Rehber olamaz. [Müslimân olan, îmânı olan kadınların, kızların başları, kolları, bacakları açık olarak sokağa çıkmaları, kendilerini yabancı erkeklere göstermeleri harâmdır. Müslimân erkeklerin, kadınlarını, kızlarını örtmeleri farzdır. Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahmetullahi aleyhim ecma’în” kitâblarına uymıyan kimse, Rehber olamaz. Bundan, insanın dînine fâide değil, zarar gelir.] İnsan veyâ Dehr sûresinin yirmidördüncü âyet-i kerîmesinde meâlen, (Günâh işliyene veyâ kâfir olana itâ’at etme!)buyuruldu. Allahü teâlâ, bu âyet-i kerîmede, önce günâh işliyene itâ’at etme buyurdu. Ondan sonra, kâfire itâ’at etme buyurdu. Çünki, müslimânın kâfirle buluşması az olur. Günâh işliyenden emr alması dahâ çok olur. Bundan başka, günâh işliyen ile birlikde bulunmanın, kâfirle berâber bulunmakdan dahâ çok zararlı olduğunu göstermekdedir. Kehf sûresinin yirmisekizinci âyetinde meâlen, (Kalbi bizi zikr etmekden gâfil olan ve nefsinin arzûları peşinde koşan ve hareketlerinde islâmın dışına taşan kimseye itâ’at etme!)buyuruldu. Bu âyet-i kerîmeden anlaşılıyor ki, nefse uymak, kalbin gâfil olmasını gösterir. Bedenin bozuk olması, ya’nî günâh işlemek, kalbin bozuk olmasını göstermekdedir.
[Şimdi açık gezen kadınlar, içki içenler, ya’nî günâh işliyenler ve ibâdet etmiyenler, müslimânlara karşı, sen kalbe bak, kalbimiz temizdir. Allah kalbe bakar diyorlar.