384

22 – Dörtyüzondördüncü sahîfede, (Allahdan başkasına düâ etmek, başkasından sıkıntısını gidermesini istemek, ihtiyâclarını başkasından beklemek, mezârları büyük bilmek, onları putlaşdırmak, üzerine türbe yapmak, türbelerde nemâz kılmak, türbedekilere ibâdet etmek, kalb ile, söz ile, ibâdet ile ölülerden birşey beklemek büyük şirkdir. Cehennemde sonsuz kalmağa sebebdirler. Allah adı ile yalan yemîn etmekden korkmuyorlar. Ahmed Bedevî adı ile yalan yemîn etmekden çekiniyorlar. Bu ise, onu Allahdan dahâ üstün, dahâ kuvvetli bilmekdir) diyor.

Kitâbın müellifi, doğru ile yanlışı karışdırmakdadır. Kuru yanında yaşı da yakmak istemekdedir. Allahü teâlâyı bırakıp da, başka bir ölüden veyâ diriden birşey beklemek, başkası adı ile yalan veyâ doğru yemîn etmek, elbet şirk olur. Îmânı giderir. Fekat, birkaç kişi böyle yapıyor diyerek, kabr ziyâret etmeğe, türbede, Kâ’beye karşı, Allah rızâsı için nemâz kılıp, sevâbını meyyite hediyye etmeğe, Allahü teâlânın sevdiği kulunu, Allahın yaratması için vesîle etmeğe şirk demek, bunun için türbeleri, mezârları yıkmak, islâmiyyete ve müslimânlara iftirâ olur. Müslimânlara kâfir diyen kimse, bunu düşmanlık ile, inâd ederek söyliyorsa, kendisi kâfir olur. Şübheli olan Nassları yanlış te’vîl ederek söyliyorsa, kâfir olmaz ise de, bid’at sâhibi olur. Kitâbın bu yazısı, câmi’lere hırsızlık yapmak için veyâ mezhebsizlik propagandası için gidenler, vâizlere, hatîb efendilere, iftirâ ederek ihbâr yapmak için, göze girmek için, iyi tanınmak için gidenler var, o hâlde, câmi’leri yıkmalıdır demeğe benziyor. Böyle söyliyen, bilmez mi ki, câmi’ler, o kötü işler için yapılmamışdır. Nemâz kılmak, va’z etmek, Kur’ân-ı kerîm dinlemek için yapılmışdır. Böyle, birkaç kötülük için, câmi’leri yıkmak değil, kötülük yapanları câmi’lere, iyi insanlar arasına sokmamak lâzımdır. Kötü, bozuk kimseleri ileri sürerek, Ehl-i sünnet olan temiz müslimânlara müşrik demek, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Velîlerin, Âlimlerin “rahime-hümullahü teâlâ” türbelerine saygısızlık yapmak, islâm düşmanlığıdır.

Büyük âlim Abdülganî Nablüsînin “rahime-hullahü teâlâ” (Hadîka) kitâbının yüzelliüçüncü sahîfesinden başlıyarak, sahîfelerce yazdıklarının özeti şöyledir: (Edille-i şer’ıyye) ya’nî din bilgilerinin kaynağı dörtdür: Kitâb, sünnet, kıyâs ve icmâ’. Kıyâs ile icmâ’, Kitâbdan ve sünnetden çıkmışdır. Şu hâlde, din bilgisinin ana kaynağı Kitâb ve sünnetdir. Bu ikisinden alınmıyan her bilgi, her iş, (Bid’at)dir. Bid’at olan inanışlar, bilgiler ve işler, sapıklıkdır. İnsanı felâkete götürür.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.