Evet bunlar, o edebleri yapmakla ve mekrûhlardan sakınmakla berâber yapılırsa, elbet çok fâideli olurlar. Fekat onlarsız olunca, birşeye yaramazlar. Bunun gibi, bir lira zekât vermek, binlerce lira nâfile sadaka vermekden dahâ iyidir. O bir lirayı verirken bir edebini gözetmek, meselâ, yakın akrabâya vermek de o nâfile sadakadan katkat dahâ iyidir. [Gece nemâzı kılmak istiyenlerin kazâ kılmaları lâzım olduğu buradan anlaşılmakdadır. Allahü teâlânın emrlerine (Farz), yasaklarına (Harâm), Peygamberimizin emrlerine (Sünnet), yasaklarına(Mekrûh), bunların hepsine (Ahkâm-ı islâmiyye) denir. Güzel ahlâk sâhibi olmak, insanlara iyilik etmek farzdır. Ahkâm-ı islâmiyyenin bir hükmüne inanmıyan, beğenmiyen (Kâfir),(Mürted) olur. Hepsine inanana (Müslimân) denir. Tenbellikle ahkâm-ı islâmiyyeye uymıyan müslimâna (Fâsık) denir. Bir farza, bir harâma uymıyan fâsık, Cehenneme gidecekdir. Bunun yapdıklarının hiçbiri ve sünnetleri kabûl olmaz, sevâb verilmez. Bir lira zekât vermiyenin milyonlar vererek yapdığı hayrâtların ve hasenâtların hiçbiri kabûl olmaz. Yapdığı câmi’lere, mekteblere, hastahânelere, hayr cem’ıyyetlerine yapdığı yardımlara sevâb verilmez. Yatsı nemâzını kılmıyanın terâvîh nemâzı kabûl olmaz. Farzlardan ve vâciblerden başka yapılan ibâdetlere (Nâfile) denir. Sünnetler nâfile ibâdetdir. Bu ta’rîfe göre, kazâ nemâzları kılan, sünnet de kılmış olur. Bir farzı yapmanın, bir harâmdan sakınmanın sevâbı, milyonlarca nâfile sevâbından çokdur. Bir farzı yapmıyan, bir harâm işleyen, Cehennemde yanacakdır. Nâfile ibâdetleri, onu Cehennemden kurtaramaz. İbâdetlerde yapılan değişikliklere (Bid’at) denir. İbâdet yaparken bid’at işlemek harâmdır ve ibâdetin bozulmasına sebeb olur. [245.ci sahîfeye bakınız!] Hadîs-i şerîfde (Bid’at işleyenin hiçbir ibâdeti kabûl olmaz) buyuruldu. Fâsıkın, meselâ karısı, kızı tesettür yapmıyan kimsenin ve bid’at sâhibinin, meselâ ibâdetlerde ho-parlör kullanan kimsenin arkasında nemâz kılmamalı, va’zlarını, din üzerindeki uydurma nutklarını dinlememeli, kitâblarını okumamalıdır. Dosta da, düşmana da güler yüz, tatlı dil göstermeli, hiç kimse ile münâkaşa etmemelidir. Hadîs-i şerîfde (Ahmaka cevâb verilmez)buyuruldu. İbâdetler, kalbin temizliğini artdırır. Günâhlar kalbi karartır, feyzleri alamaz olur. Her müslimânın, îmânın şartlarını ve farzları ve harâmları öğrenmesi farzdır. Bilmemesi özr değildir. Ya’nî bilip de inanmamak gibidir.] (Mektûbât) kitâbı fârisîdir. Tercemesi burada temâm oldu. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, 1034 [m. 1624] senesinde, Hindistânda, Serhend şehrinde vefât etdi.
- 290 -