480

Bir araya gelir, cemâ’at ile ibâdet ederler. İbâdetden sonra, birbirlerine hayr düâ ederler. Hâtırlarını sorar, îcâb ederse, birbirlerine yardım ederler. İslâmiyyetde muhtâc olanlara yardım etmek, hattâ yardım edemiyenin, güler yüz, tatlı dil ile bir müslimânı sevindirmesi çok sevâb olur.

Bir insanda hem rûh, hem beden vardır. Allahü teâlâ, bize hem rûh, hem beden vermişdir. Biz hayâtımız müddetince hem rûhu, hem de bedeni farklı terbiye etmeğe ve bunları birbirinden ayırmamağa mecbûruz. İşte islâmiyyet, insanın yalnız rûhî ihtiyâcını değil, aynı zemânda bedenini de hesâba katmış, her ikisi için de son derece mantıkî ve ilâhî ahkâm koymuşdur.

Ben yeni bir müslimânım. Müslimânlığı iki sene evvel kabûl etdim. İslâmın, rûhî ve bedenî bütün ihtiyâçlarımı birlikde karşıladığına emînim. Bugün Japonya, teknolojide son derecede ilerlemiş bir memleketdir. Bütün dünyâ ile başarılı olarak yarışmakdadır. Japon halkı, bu mu’azzam fennî terakkî ve maddî kazanç yüzünden temâmen değişmişdir. Japonyada tabî’î kaynaklar yokdur. Bütün ibtidâî maddeler hâricden gelir. Buna rağmen, diğer memleketlerden dahâ mükemmel ve dahâ ucuz mal yapabiliyoruz. Bu da, devâmlı çalışmak ve aza kanâ’at etmek sâyesinde oluyor. İşte, mütemâdiyen, durmadan, gayret etmek, çalışmak ihtiyâcında olan Japonların, rûhiyyât ve ma’neviyyât ile meşgûl olmağa vaktleri kalmamış, birer makina hâline gelmişlerdir. Japonlar, şimdi kendilerini Avrupalıların maddî hayâtına uydurmuşlardır. Dinleri, îmânları kalmamış, ma’neviyyât ile alâkayı kesmişlerdir. Bugünkü Japonların karınları mükemmel sûretde doymuşdur. Ceplerinde çok para vardır. Amma, rûhları gitdikçe fakîrleşmekde ve boş kalmakdadır. Ma’nevî fakîrlik karşısında, maddî zenginliğin ne kıymeti olabilir. Vücûdü güzel elbiselerle süslenmiş, fekat rûhu boş kalmış olan insanların dünyâya ne fâidesi olabilir?

Benim kanâ’atimce, şimdi Japonyada İslâm propagandası yapmanın tâm zemânıdır. Çünki, maddî varlık bakımından kemâle varmış olan Japonlar, rûhlarındaki noksanlığı çok iyi his etmekde ve kendilerine bir rehber aramakdadır. Rûhlarındaki bu iflâsı, yalnız ve yalnız islâm dîni telâfî edebilir. Çünki islâmiyyet, onlara aynı zemânda hayâtda da rehberlik edecekdir. Ben şuna emînim ki, eğer Japonyada islâm dîninin tanınması için ciddî ve muntazam bir teşkîlât kurulacak olur ve îcâb eden neşriyyât yapılırsa, iki üç nesl sonra, bütün Japonlar müslimân olacakdır. Böyle olunca, müslimânlık, yalnız uzak şarkı şerefli bir mevkı’a ulaşdırmakla kalmıyacak, bütün beşeriyyet bundan fâidelenecekdir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.