480

Zîrâ müslimânlık, Allahü teâlânın hiç bir şerîki olmadığını ve bir günâhın ancak Allah tarafından afv edilebileceğini esâs olarak kabûl etmekdedir. Bu îmân, tabî’at kanûnlarına ne kadar uygundur! Tarlada, çiftlikde, köyde, şehrde, okulda, hükûmetde, devletde, kısaca her yerde, bir tek baş vardır. İkilik dâimâ ayrılığa sebeb olmuşdur.

İslâm dîninin en doğru din olduğunu bana gösteren ikinci delîl, islâmiyyetden evvel, temâmen vahşî bir tarzda yaşayan arabların, islâm dîni sâyesinde, çok kısa bir zemân içerisinde, dünyânın en medenî, en kudretli bir devleti hâline gelmeleri ve insan sevgisini Arab çöllerinden, tâ İspanyaya kadar götürebilmeleridir. Müslimân Arablar, İspanyayı bir çöl hâlinde buldular. Onu, kısa zemânda, bir gül bağçesi hâline getirdiler. John W. Draper gibi dürüst bir târîhci, (1226 [m. 1811]-1299 [m. 1882]) (The Intellectual Development of Europe=Avrupanın ma’nevî tekâmülü) adındaki eserinde, islâmın asrî medeniyyetin teessüsünde oynadığı son derece büyük ve mühim te’sîri anlatmakda, (Hıristiyan târîhciler islâmiyyete olan kinlerinden dolayı, bu hakîkati gizlemeğe çalışmakda, Avrupanın müslimânlara ne kadar borçlu olduğunu, bir dürlü i’tirâf edememekdedirler) demekdedir.

Aşağıda, müslimânların İspanyayı nasıl buldukları hakkında Draperin yazılarını aynen nakl ediyorum:

(O zemânki Avrupalılar temâmîle barbardı. Hıristiyanlık, onları barbarlıkdan kurtaramamışdı. Onlara hâlâ vahşî nazariyle bakmak gerekirdi. Pislik içinde yaşarlardı. Kafaları, hurâfelerle doluydu. Doğru dürüst düşünmek hâssasına bile mâlik değildiler. Âdî kulübelerde yaşarlardı. Eğer kulübenin zemîninde veyâ duvarlarında bir hasır örtüsü varsa, bu büyük bir zenginlik işâreti sayılırdı. Yidikleri, yabânî fasülye, havuç gibi sebzeler, ba’zı otlar, hattâ ba’zen ağaç kabuklarıydı. Elbise olarak, uzun müddet dayandığı için dabağlanmamış hayvan postları kullanıyorlar ve bunun için çok pis kokuyorlardı.

Müslimânlar, onlara her şeyden önce temizliği öğretdiler. Müslimânlar, günde beş def’a yıkanıyorlardı. Onların da günde hiç olmazsa bir kerre yıkanmasını sağladılar. Sonra, onların üzerinden pis kokulu, parça parça olmuş, bitlerle dolmuş olan hayvan derilerini çıkarıp atarak, onlara güzel kumaşlardan, renkli ipliklerden örülerek yapılmış olan kendi elbiselerinden verdiler. Onlara yemek pişirmesini, yemek yimesini öğretdiler. İspanyada evler, konaklar, serâylar inşâ etdiler. Mektebler, hastahâneler kurdular. Üniversiteler te’sîs etdiler. Bu üniversiteler, bütün dünyâya bir nûr kaynağı oldu.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.