480

Bunların müslimân görünmeleri, kendilerini, kalblerindeki küfrün karşılığı olan azâbdan kurtarmıyacakdır. Osmânlı târîhinde, evvelce hıristiyan iken İslâm dînini kabûl eden ve İslâmiyyete büyük hizmetleri dokunan pek çok kumandan, ilm ve fen adamı vardır.

Bursalı İsmâ’îl Hakkı efendi “rahime-hullahü teâlâ” 1137 [m. 1725] yılında Bursada vefât etmişdir. On cild (Rûh-ul-beyân) Kur’ân-ı kerîm tefsîri, bütün dünyâdaki İslâm âlimlerinin “rahimehümullahü teâlâ” yanında çok kıymetlidir. Altıncı cüz’ün tefsîrini bitirdikden sonra diyor ki, (Zemânın allâmesi olan şeyhimin yanında, ba’zı hıristiyan ve yehûdîlerin, herkese merdce, cömertce davrandıkları, iyilik etdikleri söylendikde, böyle olmak, ebedî se’âdet sâhiblerinin alâmetidir. Böyle olanların îmâna ve tevhîde kavuşmaları, sonlarının felâh olması umulur, buyurdu). Tefsîr kitâbının bu yazısı, yukarıdaki sözümüzün senedlerinden biridir.

Şimdi, İslâm dînini tenkîd edenlere, onda kusûr arayanlara gelince, bu gibilerin en çok üzerinde durduğu husûslar şunlardır:

1— (İslâm dîni bir erkeğin dört kadınla evlenmesini kabûl etmekdedir. Bu, zemânımızdaki âile mefhûmu, âile bağlılığı ve sosyal nizâm ile hiç bir zemân bağdaşamaz) imiş.

Buna verilecek cevâb şudur: İslâm dîni bundan 14 asr evvel zuhûr etmişdir. Bu dînin doğduğu yer olan Arabistânda, o zemân kadınların hiç bir hakkı yokdu. Herkes istediği kadar kadın ile birlikde yaşar ve bunlara karşı hiç bir sorumluluk kabûl etmezdi. O zemânlarda kadının hiç bir kıymeti olmadığı şundan anlaşılır ki, pek çok âileler, doğan kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi. Böyle bir yerde doğan İslâm dîni, bir adamın birlikde yaşayacağı kadın mikdârını, o zemâna göre, son derece sınırlamış, kadınlara hak tanımış, bir erkekden ayrılan kadının sefîl olmaması için, dahâ evlenmeden evvel, ilerde bir ayrılık zuhûr ederse ona ödenecek olan parayı ya’nî (Mehr) mikdârını tesbît etmişdir. Tenkîdcilerin iddi’â etdiği gibi, (Kadınları hor görmemiş), bil’aks onların haklarını korumuş ve mevkı’lerini yükseltmişdir. Bu bildirdiklerimiz, Harputlu İshak efendinin[1], protestan misyonerlerinin İslâm dînine karşı yaydıkları yalan ve iftirâlara karşı yazmış olduğu türkçe (Diyâ-ül-kulûb) kitâbında, üçyüzyirmidördüncü sahîfeden başlıyarak uzun bildirilmekdedir. Bu kitâb, (Cevâb Veremedi) ismi verilerek, Hakîkat Kitâbevi tarafından ayrıca basdırılmışdır.

[1] İshak efendi, 1309 [m. 1891] de vefât etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.