401

Binyüzkırksekiz (1148) yılında Megan meydânında beni şâh yapdığınız zemân, size şartlar vermişdim. Şimdi bu şartı da ekliyorum ki, ben Şeyhaynı söğmeyi yasak ediyorum. Siz de, elbette vazgeçmelisiniz! Herkim, bu çirkin, söğme işine bulaşırsa, çoluğu çocuğu esîr edilecek, malı ve mülkü elinden alınacakdır. Kendisi de öldürülecekdir. Îrân memleketinde önceleri, Şeyhaynı söğmek alçaklığı yokdu. Şâh İsmâ’îl Safevî ile onun yolunda giden çocukları, bu çirkin işi meydâna çıkardı. Üçyüz sene kadar sürdü.

İşte böyle hâzırlanan ahdnâmeyi, ya’nî sözleşmeyi âlimlerin hepsi imzâladı ve mührledi. Sonra Nâdir şâhın bütün millete karşı çıkardığı (fermân-ı âlî) okundu ki, türkçesi şudur:

FERMÂN-I ŞÂHÎ

Önce Allahü teâlâya sığınırım. Biliniz ki, şâh İsmâ’îl-i Safevî, 906 [m. 1500] senesinde zuhûr etdi. Câhil halkdan bir kısmını yanında topladı. Bu alçak dünyâyı ve nefsinin isteklerini ele geçirmek için, müslimânlar arasına fitne ve fesâd sokdu. Eshâb-ı kirâmı söğmeği, şî’îliği ortaya çıkardı. Böylece müslimânlar arasına büyük bir düşmanlık sokdu. Münâfıklık ve saldırmak bayraklarının açılmasına sebeb oldu. Öyle oldu ki, kâfirler, râhat ve korkusuz yaşıyor, müslimânlar ise, birbirlerini yiyor. Birbirlerinin kanlarını, nâmûslarını telef ediyor. İşte bunun için, Megan meydânındaki toplantıda, büyük, küçük hepiniz, beni şâh yapmak istediğiniz zemân bu isteğinizi kabûl edersem, siz de, şâh İsmâ’îl zemânından beri, Îrânda yerleşmiş olan bozuk inançlardan ve boş sözlerden vazgeçeceğinizi bildirmişdiniz. Kıymetli dedelerinizin mezhebi olan ve mubârek âdetlerimiz olan, dört halîfenin hak ve doğru olduğuna kalb ile inanacağınızı ve dil ile de söyliyeceğinizi, bunları, söğmekden, kötülemekden sakınacağınızı ve dördünü de seveceğinizi söz vermişdiniz. İşte bu hayrlı işi kuvvetlendirmek için, seçilmiş âlimlerden, dînine bağlı yüksek zâtlardan soruşdurdum. Hepsi dedi ki, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve alâ âlihi ve eshâbihi ecma’în” Hak yoluna çağırdığı günden beri, Sahâbe-i râşidîn olan dört halîfenin “radıyallahü anhüm” herbiri, dîn-i mübînin yayılması için, canlarını ve mallarını fedâ etdiler ve bu uğurda, çoluk çocuklarından, amca ve dayılarından ayrıldılar ve her söze, iftirâya, oka katlandılar. Bundan dolayı, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz hazretlerinin, husûsî sohbetleri ile şereflendiler. Böylece (Muhâcirlerden ve Ensârdan, ileri olanlar) meâlindeki âyet-i kerîme ile medh ve senâya kavuşdular. İyilerin efendisi vefât etdikden sonra, ümmetin işlerini gören, Eshâb-ı kirâmın büyüklerinin sözbirliği ile, hilâfete, birinci halîfe, mağara arkadaşı Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” getirildi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.