415

Hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, (Babam Ebû Kuhâfe, beni heykellerin dikili olduğu yere götürdü. Seni yaratan, kurtaran bunlardır. Bunların önünde eğil dedi. Kendisi gitdi. Puta, karnım aç. Bana birşey ver, yiyeyim dedim. Cevâb vermedi. Su, elbise istedim. Ses vermedi. Sana taş atarım. Gücün varsa, atdırma dedim. Ses çıkmadı. Taş atdım. Yüz üstü düşdü. Babam gelip görünce şaşırdı. Beni eve götürdü. Annem, buna birşey demiyelim dedi). Ebû Bekr, sözünü bitirince, Resûl aleyhisselâm, (Cebrâîl aleyhisselâm bana gelip, üç kerre, Ebû Bekr, doğru söyledi dedi) buyurdu.

Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” bütün servetini, cânını, evlâdını, herşeyini ona fedâ etmişdi. (Ebû Bekrin “radıyallahü anh” îmânı, bütün ümmetimin îmânları toplamından dahâ fazladır) hadîs-i şerîfi, onun, bütün Eshâbdan üstün olduğunu göstermeğe yetişir. Hâlbuki, efdal olduğunu bildiren, dahâ nice hadîs-i şerîfler var. Bunların birkaçı, senedleri ile birlikde (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye)kitâbında yazılıdır. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” hiç muhâlefetde bulunmamış, ictihâdları bile, hep Ona uygun olmuşdur. Hattâ, Onun bir hatâsı ile, bütün ibâdetlerini değişmeği istemişdir. Ehl-i sünnet kitâbları, Ehl-i beytin sevgisi ve saygısı ile doludur. Buğz-u adâvet ediyorsunuz demesi, bu kitâbın, Ehl-i sünnete karşı ne kadar hâince, alçakça iftirâlarla dolu olduğunu göstermekdedir. Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahime-hümullahü teâlâ” yazdığı tefsîr ve hadîs kitâblarında, hazret-i Alîyi “radıyallahü anh” medh eden haberler o kadar çokdur ki, bunlardan birkaçını işitmiyen bir müslimân yokdur. Meselâ, Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü anhümâ” buyurdu ki: Resûlullahdan işitdim ki, (Alînin sevgisi, ateşin odunu yakdığı gibi, müslimânın günâhlarını yok eder) buyurdu. Onu sevmek, Onu ve sözlerini, doğru olarak öğrenip, öyle olmağa çalışmak demekdir.

6 — Bir sahîfede (Ehl-i sünnet, şer ve isyân, küfr ve fısk, Allahın kazâ ve kaderi iledir, rızâsı ile değildir diyor. Bu sözleri bir hâkimin kendi hükmüne râzı olmamasına benzer. Bu sözü edenler, kendi küfrlerine zâhib oldukları için, küfrü, kâfirliği de kazâ ve kadere bağlayıp, kendi kabâhatlerini örtmek istediler. Bu ise İblîs mezhebidir) diyor.

Böylece, kazâ ve kadere inanmıyor. İmâm-ı Ca’fer Sâdıka da inanmamış oluyor. Herşeyi Allahü teâlânın yaratdığını bildiren âyet-i kerîmeleri, evirip çevirip, kendine göre ma’nâlar çıkarıyor. Hâlbuki, bu âyet-i kerîmelerin hakîkî ma’nâlarını (Beydâvî) şerhi olan Şeyhzâde [Muhammed bin şeyh Mustafâ] tefsîri, akl sâhiblerini hayrân bırakacak şeklde yazmakdadır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.