415

Hanîfenin talebesi olan imâm-ı Ebû Yûsüfün ve imâm-ı Muhammedin ve yine imâm-ı Muhammed Şâfi’înin talebesinden olan Ebû Sevrin ve Müzenînin, üstâdlarının re’ylerine uymıyan ne kadar ictihâdları var. Onların harâm dediklerine halâl, halâl dediklerine harâm demişlerdir. Bunlara, günâh işledi, hatâ etdi denilemez. Kimse de böyle dememişdir. Zîrâ, ayrılmaları, ictihâd yüzündendir. Kendileri de müctehiddir. Eshâb-ı kirâmın her biri de böyle müctehiddi. Vahşîden “radıyallahü anh” hazret-i Ebû Bekre “radıyallahü anh” kadar hepsi, hazret-i Mu’âviye de “radıyallahü anh”, müctehid idiler. Her biri, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” kalblere işliyen mubârek nazarlarına ve düâlarına kavuşmakla şereflenmişdir. Meselâ, hazret-i Mu’âviye “radıyallahü teâlâ anh”, (Yâ Rabbî! Onu hâdî ve mehdî kıl!) düâsına kavuşmuşdu. Hâdî, doğru yolu bulmuş, hidâyete ermiş, Mehdî, hidâyete getirici demekdir. Düşünülürse, bu düâ, dünyâ ve âhıretin en yüksek derecesini göstermekdedir. Şübhe eden, Server-i âlemin “sallallahü aleyhi ve sellem” düâsının kabûl olmıyacağını iddi’â etmiş olur. Server-i âlem “sallallahü aleyhi ve sellem” Sahâbenin büyüklerini sayarken, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” için,(Ümmetimin en merhametlisidir) buyurdukları gibi, hazret-i Mu’âviye “radıyallahü anh” için de, (Ümmetimin en halîmi ve en cömerdidir) buyurmuşlardı. İyi düşünmelidir ki, bu iki kıymetli huy ve sıfatın derecesi, nerelere kadar yükselmekdedir?

İbni Hacer-i Mekkî “rahime-hullahü teâlâ” (Tathîr-ül-cenân) kitâbının yirmiyedinci sahîfesinde şöyle yazıyor: Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü anhümâ” buyuruyor ki: Cebrâîl “aleyhisselâm” Peygamber “aleyhissalâtü vesselâm” efendimize geldi. Yâ Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”! Mu’âviyeyi “radıyallahü anh” sana tavsıye ederim. Kur’ân-ı kerîmi yazdırmakda ona emniyyet et, güven! dedi. Yine aynı sahîfede yazıyor ki, Resûl-i ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem”, birgün mubârek zevcesi Ümm-i Habîbenin “radıyallahü anhâ” odasına geldi. O esnâda hazret-i Mu’âviye “radıyallahü anh” başını, kız kardeşi Ümm-i Habîbenin “radıyallahü anhâ” kucağına koymuş uyuyordu. Resûl-i ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem” bu hâli görünce, buyurdu ki, (Yâ Ümm-i Habîbe! Kardeşini bu kadar çok mu seviyorsun?) Kardeşimi çok seviyorum, dedi. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki,(Onu Allahü teâlâ ve Resûlü de seviyor).

O kitâbda yine yazıyor ki, hazret-i Mu’âviye “radıyallahü anh” Peygamber efendimize “sallallahü aleyhi ve sellem”, yakın akrabâ olmak ile şereflenmişdir. Çünki, kız kardeşi Ümm-i Habîbe “radıyallahü anhâ”, Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” zevcelerinden idi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.