415

Medîne ehâlîsi hazret-i Hâlidin evine gelip Resûl-i ekremi ziyâret etdi. Bu arada, yehûdî âlimlerinden (Abdüllah bin Selâm) da gelip, dikkatle Resûlullaha bakdı. (Bu yüz, yalancı yüzü değildir) diyerek, hemen müslimân oldu. Hazret-i Hâlid, Bedr, Uhud, Hendek ve başka gazâlarda bulundu. Yüzelli hadîs-i şerîf haber vermişdir. İhtiyâr olduğu hâlde hazret-i Mu’âviye zemânında, Süfyân bin Avf-ı Ezdî kumandasındaki ordu ile İstanbulu almağa geldi. Yezîd de bu orduda idi. 50 senesinde sur dışında otuzbin mücâhid ile, şehîd oldular. Hâcı Bayrâm-ı Velînin yetişdirdiği Evliyâdan Ak Şemseddîn tarafından kabri keşf edilip, Fâtih Sultân Muhammed hân, türbe yapdırdı. Osmânlı pâdişâhları, bu türbeye saygı gösterirdi. Hükümdarlar bu türbe önünde kılınç kuşanırlardı “radıyallahü teâlâ anh”. İstanbul şehri, Yezîd ve Süleymân bin Abdülmelik zemânlarında da muhâsara edilmişdir. 13, 19, 63, 113, 121, 288, 311, 361.

115 — HÂLİD-İ BAĞDÂDÎ: Ziyâeddîn Mevlânâ Hâlid-i Osmânînin babası Ahmed bin Hüseyn, Bağdâdın Zûr kazâsındandır. Osmân bin Affân “radıyallahü anh” soyundandır. Mevlânâ Hâlid, fıkh, hadîs, tefsîr, tesavvuf, kelâm, sarf, nahv, bedî, meânî, beyân, belâgat, vad’, bahs, âdâb, arûz, lügat, mantık, fizik, matematik, geometri, astronomi ve benzeri ilmlerde zemânının bir dânesi idi. Firuzâbâdînin koca kâmus lügatini ezberlemişdi. Zemânındaki Bağdâd âlimlerinin ve tesavvufcularının, belki, asrındaki bütün âlimlerin üstünde idi. Kur’ân-ı kerîmin esrârına vâkıf idi. Bütün ömrü zühd ve vera’ ile geçmişdi. Gören, işiten her âlim, yüksekliğini, üstünlüğünü söylerdi. Her ilmden, her kitâbdan sorulan her süâle, düşünmeden, hemen doğru, aslına uygun cevâb verirdi. Herkesi hayretde bırakırdı. Adı her tarafa yayıldı. Süleymâniyye mütesarrıfı Abdürrahmân pâşa, bir medresede ders vermesini, her ihtiyâcını bol vereceğini çok diledi ise de, kabûl etmedi. Bu işi beceremem dedi. 1203 yılında üstâdı seyyid Abdülkerîm Berzencî tâ’undan vefât edince, onun talebesi boş kalmasın diye, bunlara ders verdi. Her tarafdan âlimler dersine üşüşdü. Her müşkili çözer, her derde devâ olurdu. Kendisi hiç kimseye ehemmiyyet vermeyip, gece gündüz ibâdet ederdi. Cezbe hâlinde olup, hep ağlardı. Çok düşünceli idi. 1220 de hacca gitdi. Yolda Şâm âlimlerinden çok saygı gördü. Verdiği cevâblarla, âlimleri şaşkına çevirdi. Alçak gönüllü olduğundan, orada allâme Muhammed Küzberîden hadîs rivâyeti icâzeti aldı. Mustafâ Kürdîden hadîs ve Kâdirî icâzeti aldı. Yollarda söylediği fârisî beytler, çok nâzik rûhunun terennümleridir. Dîvânını gören hayrân olur. Medînede Yemenli bir âlimden nasîhat istedikde, (Mekkede dîne uymıyan bir iş görünce, hemen red etme!) der. Mekkede, bir Cum’a günü, Kâbe-i şerîfeye karşı (Delâil-i şerîf) okuyordu.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.