415

Yakın mâzîyi halka fenâ tanıtmak gibi hissî görüş, ilmî tedkîk yapılmasına mâni’ olmakdadır. Ba’zı sathî görüşlü kimseler, günlük oluşları küçültür, gölgede bırakır diye, eski kahramânları küçültürler. Târihî realiteden korkmak ma’nâsızdır. Türkiyede, yine de, ikinci Abdülhamîd aleyhindeki yalanları nakl etmek modası yürürlükdedir.

13 Şubat 1295 [m. 1878] gününe kadar, ikinci Abdülhamîdin saltanatının ilk bir yıl, beş ay ve onüç günü, bu hükümdârın şahsî idâresi ile ilgisizdir. Şahsî idâresi, 13 Şubatda başlar. 7 Zilhicce 1293 ve 23 Kânûn-i evvel [Aralık ayı] 1876 günü birinci meşrûtiyyet i’lân edildi. İlk millet meclisi 19 Mart 1877 de açıldı. Anayasayı hâzırlıyanlardan Midhat pâşa, bir hukukcu değildi. İkinci Abdülhamîd hân hâtırâtında diyor ki:

Midhat pâşa, öteden beri meşrûtiyyet tarafdârı idi. Lâkin ismini ve ba’zı kitâblarda medhini işitmekle hâsıl olmuş bir tarafdârdı. Hiçbir devletin Kânûn-i esâsîsini tedkîk etmiş ve bu bâbda esâslı fikr edinmiş değildi. Rehberi, nâfi’a vekâletinin müsteşârı, Odyan efendi idi. Odyan efendi ise, o zemân bile bizde mümtâz hukûkculardan değildi. Hele memleketi hiç bilmezdi. Zan ederim bu vukûfsuzluk, Midhat pâşa ile Tâif kal’asına kadar berâber gitdi.

Midhat pâşanın başkanlığında, Ziyâ beğ [pâşa] ile Nâmık Kemâlin de katıldığı bir hey’etin hâzırladığı Anayasanın 113. cü maddesi, hükümdâra bir şahsı sürmek hakkını vermişdi. Bu maddeyi Midhat pâşa, mahsûs koydurdu. Çünki, ölünciye kadar iktidârda kalmağı umuyordu. Bu madde ile, muhâliflerini sürmek istemişdir. Nitekim birkaç devlet adamını sürdü. İkinci Abdülhamîd hân, muhâkemesiz sürülmenin tanzimâta aykırı olduğuna dikkati çekdi ise de, Midhat pâşayı iknâ’ edememişdi. Midhat pâşa, anayasaya, herkesin kendi dili ile konuşabileceğini koydurmak istemiş, fekat Sultân, bu maddeyi kaldırmışdır. Midhat pâşa, Sultânın bütün selâhiyyetini yok etmek için, Anayasayı büyük devletlerin kefâletleri altına koymak istemişdir. Türk devletinin istiklâlini yok edecek bu feci’ madde de kabûl edilmemişdir. Rusya ile harb etmek için, Bâb-ı âlide nutklar çekdi. Medrese talebesini ayaklandırarak, harb lehine nümâyiş yapdırdı. Bunlar, Sultânın penceresi altında bile harb diye bağırdılar. Harb olursa, İngilterenin yardım edeceğine inanıyordu. İçki sofralarında, Cumhûriyyet i’lân edip, üçüncü Napolyon gibi, Cumhûrbaşkanı, sonra imperatör olacağını söyledi ve (niçin Âl-i Osmân olur da, Âl-i Midhat olmaz) dedi. İşi dahâ ileri götürerek, husûsî asker yazmağa kalkışdı. Bu yeni asker, Millet askeri nâmı ile yeni bir ordu teşkil edecek ve Midhat pâşanın emrinde olacakdı.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.