415

Bana eshâb ve akrabâ olarak en iyi insanları seçdi. Bunlardan sonra, birçok kimse gelir ki, eshâbıma ve akrabâma dil uzatırlar. Onlara yakışmıyan iftirâlar söyliyerek, kötülemeğe uğraşırlar. Böyle kimselerle oturmayınız! Birlikde yiyip içmeyiniz! Bunlardan kız alıp vermeyiniz). Bu hadîs-i şerîfler gösteriyor ki, Eshâb-ı kirâmın hepsini “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” sevmemiz, hepsini büyük bilmemiz lâzımdır.

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki, (Benden sonra müslimânlar yetmişüç fırkaya ayrılacakdır. Bunlardan yetmişikisi Cehenneme gidecek, yalnız bir fırkası Cennete girecekdir). Bu bir fırkaya, (Ehl-i sünnet-vel-cemâ’at) fırkası denir ki, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Onun Eshâbının gitdiği yolda gidenlerdir. Bu yolu Eshâb-ı kirâmdan alıp, tâ bizlere bildiren, dört mezheb imâmlarımız ve Onların yetişdirdikleri büyük âlimlerdir. İşte bu büyük âlimlerin hepsi diyor ki, Ehl-i sünnetin şartlarından, alâmetlerinden birisi de, Eshâb-ı kirâmın hepsini sevmekdir. Hadîs-i şerîfler gösteriyor ki, Eshâb-ı kirâm için, iyilikden başka bir şey söylememek, Onlara hürmet etmek, hepsini büyük bilmek, herbirinin ismi geçdikçe (radıyallahü anh) demek lâzımdır. Hele Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvereye hicret eden Muhâcirîn ve bunları Medînede karşılayıp barındıran Ensâra ve ağaç altında Peygamber efendimize “sallallahü aleyhi ve sellem” söz verip, her şeylerini Ona fedâ eden bindörtyüz Sahâbîye ve Bedr muhârebesinde bulunanlara ve Uhudda şehîd olanlara ve diğer gazâlarda bulunanlara, dahâ çok ehemmiyyet vermelidir. Ümmet-i Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”, bunların çok yüksek olduğuna icmâ’ etmiş, söz birliği olmuşdur. Biz müslimânların vazîfesi, bunların dîn-i islâma olan hizmetlerini, fedâkârlıklarını düşünerek (radıyallahü anhüm) diyerek hepsine iyi düâ etmekdir. Çünki bunlar, dîn-i islâmda ileri gidip yol gösterenlerdir. Peygamber efendimize “sallallahü aleyhi ve sellem” uymakda ve Onun dînini dünyâya yayıp herkese bildirmekde önder olanlar, Allahü teâlânın emrlerini Onun Peygamberinden bize getirenler, dîn-i islâmın temelini kuvvetlendirenler, onlardır. İslâmiyyeti her memlekete ulaşdıran onlardır. Allahü teâlânın topraklarına, Onun kullarına, Onun dînini yayan onlardır. Şu bizlere gelen (Dîn-i İslâm) ni’metinden dahâ büyük bir ni’met var mıdır? Hepimiz, her zemân onların bu iyiliklerine şükr etmeliyiz! Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimize yakın olan zemânlarda bulunmayıp da, sonradan uydurma, yalan ve iftirâ ve hikâyeler üzerine kurulan Eshâb-ı kirâm “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” hakkında kin, düşmanlık, dil uzatmak ve la’net etmekler, hep Abdüllah bin Sebe’den bulaşmışdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.